kategori

classic
grilik hakim havaya; yağışsız, koyu bir grilik… bu sabah da öyleydi. enstitü’ye yürürken yağmur diledim… ofise geldim. kendime küçük bir kahvaltı tabağı hazırladım, mutfaktan aldığım çayı sevmediğim için kahve yaptım. bunlarla uğraşırken odadaki ışık aniden değişti. cama döndüm ve ‘dünyayı tozpembe buldum’ bir anda… gülümsedim… ve elbette fotoğrafını çektim… bu tozpembe hal sağanak bir yağmur gibi geldi...
Read More
dünyaya bakmayı bırakıyor ve kendi sesini unutmaya başlıyor… bir süredir durumum bu; yaşadığım hayatın bana olan yan etkisi; llaçlar gibi bir yandan sağalırken bir yandan zehirleniyoruz… dün uzun bir aradan sonra dünyaya bakmaya gittik. bulutlu nefis bir göğün altında, sadece dalga ve martı seslerinin olduğu kumsalda, bir kaç kaçamak yapan çift, anne ve babasıyla sahile...
Read More
uçuşan perdelerle eve yayılan rüzgarı ve yağmurun nemini içime çekerek bütün pencereleri kapattım. yağmuru dinledim ve gelen güze sarılıp tekrar uyudum. bu sabah sevgili ege ve güz  için handel‘den care selva‘yı dinleyeceğiz. çünkü bugün sonbahar ekinoksu… ve fotoğraf ege’den… soprano karina gauvin söylüyor. arp, alexander weimann ve çello amanda keesmat.   [audioplayer file=”http://radyoz.info/wp-content/uploads/2017/09/Karina-Gauvin-Care-Selve-G.-F.-Handel.mp3″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″...
Read More
az önce onu buldum… buraya da koymazsam olmazdı, bir ilhan berk şiiri ile birlikte tabii… *** “Şiir yalnızlıklarla (bir kıyıda çiçeğe durmuş süsenler, danaburunları, yıkıntılar, kapalı odalar, akşamüstleri, eski fotoğraflar, bırakılmış evler, balkonlar, büyük küçük sular, çan kulesiz kiliseler, iç avlular, kuş ölüleri, çakıllar, ıssız kıyılarla) büyür.” Şiirin Gizli Tarihi IX *** melodimiz florestan trio...
Read More
hatta son onbeş dakika gözlerim açık bir şekilde telefonumun alarmı olarak çalmaya başlayacak coldplay melodisini bekledim. müzik dinleyerek makyajımı yaptım ve nane çayımı içerek kahvaltımı hazırladım. dışarıya çıktığımda nefis bir hava vardı… yolda kitabımı okudum ve schubert dinlemeye devam ettim. ursula’nın son çıkan kitabını okuyorum; onunla içimden konuşmayı özlemişim; parmaklarımı satırlarının üzerinde gezdirerek ona dokunuyorum; bir...
Read More
rüyamda, görüntü olmaksızın, “nazım’ın bir dizesi var”  diyerek uyandım… hangi dize bilmiyorum… rüyanın başı sonu yok… sadece bu cümle… tek başına, görüntüsüz, ışıksız, karanlık bir cümle… uzun bir süredir nazım’ı hiç okumamışken, düşünmemişken, içimin hangi dehlizinden, hayatın hangi çağrışımından çıktı geldi bu cümle bilmiyorum… ve acaba hangi dizeydi? yanıma bir nazım kitabı alarak çıkmak istedim...
Read More
sorumuz bu. önce zor geldi ama aslında çok basit bir yanıtı var benim için bu sorunun. ya maria callas gibi şarkı söyleyebilmek yada bir evren bilimci yani kozmolog olmak isterdim. çünkü müzik yeteneğim sıfır ve bu en kıskandığım yetenek… diğer yanda, evren, sonsuz bir boşluk olarak,  içinde barındırdığı enerji biçimleri, kara delikleri, genişlemesi, gökadaları, yıldızları ve...
Read More
1 2

kategoriler