kategori

okuduğum kitaplar
“sonsuzluk varsa son-uç yoktur“ ― bora ercan     üç kitap, bir film ve hissettiklerimle döndüm. melodimizi yazıya eşlik etsin diye başa bırakıyorum bu sefer. mari samuelsen çalıyor timelapse [audioplayer file=”http://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/01/Mari-Samuelsen-Timelapse.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”] *** ilk olarak juan carlos onetti‘nin kısa hayat‘ı ve şu sıralar varoluşumuza dair...
Read More
“… Tüm vaktim yaşamakla geçiyor…“ ― Ursula K. Le Guin   dönüp masamda sevgili ege’nin hediyeleri ile karşılaşmak şahaneydi. kartını heyecanla okudum. sonra kitabı hızlıca karıştırdım. kendime bir kahve yaptım, o demlenirken penceremden hafifçe yağan yağmuru, karşımdaki ağaçtaki serçeleri, bulutların arasından sıyrılmaya çalışan güneşi izledim ve elbette ege’nin karta yazdıklarını düşündüm… sonrası biriken işler, buraya...
Read More
“Bir mahkeme bir çocuğun… yetiştirilmesiyle ilgili… herhangi bir hususta karar verirken öncelikle çocuğun refahını dikkate alacaktır.” ― Çocuk Yasası, madde 1(a) 1989.   türkçe’ye çocuk yasası olarak olarak çevrilen romanını okudum ve ardından da filmini seyrettim. okumaya başlamadan hemen önce filmin fragmanını izlediğim için, bütün karakterlerin yüzü hazırdı. emma thompson’ı bu kadar seviyorken, kitabın ana karakteri fiona may’den nasıl...
Read More
güzel yeşil erik yiyeceğiz kesin; etraftaki bütün erik ağaçları gelin gibi süzülüyorlar bugünlerde ve sanki bu yıl bahar ağır ağır tadını çıkara çıkara geliyor istanbul’a. ağaçların tomurcuklanan dallarına her gün keyifle bakıyorum ve heyecanlanıyorum… şu sıralar çalıştığım kampüste sabah yürüyüşlerini yaptığım yoldaki bütün delice armut ağaçlarını aşıladılar. bir tür büyü hissi yaratıyor bende ağaçların aşılanması. diğer...
Read More
birazcık güneş görünce kendimi dışarıya attım. söğüdün yaprakları çıkmaya başlamıştı; bahar da kapının eşiğinde diye düşündüm ama güneş ısıtmıyordu. yanıma aldığım zencefilli çayın acısı da içimi ısıtmaya yetmedi. okuduğum kitabın sözcükleri de ağırdı zaten. birazcık oturdum ofise geri döndüm… ama bu serin güneş tuhaf bir şekilde kitabın melodisini çağırdı. bir anouar brahem melodisi bu ashen sky...
Read More
kumların kadını kitabını bu sabah bitirdim… zaten sıkışıp kaldığımız bu hayatın içinde, başka bir kabuğa daha sıkışmış gibiydim kitabı okurken… ara ara nefes alamadım; okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır sanırım. başlangıçta, kitapta anlatılan “evreni ” tahayyül etmekte zorlandım. bu noktada kitabın 1964 yılında çekilen film uyarlaması imdadıma yetişti ve fakat her şey birden öyle bir gerçekliğe dönüştü ki bunaltım...
Read More
sarı papatyalar, mimozalar ve sarı yoncalar her yerdeydi çünkü; ve mimozaların kokularına portakal çiçeklerinin kokusu karışıyordu… bir şekilde mesafeli durduğum ve ziyaret konusunda çekincelerimin olduğu kıbrıs’a, ali gidelim dediğinde bahar olduğu için ve görmediğim bir yer olduğundan tamam demiştim; hafifçe hayal kırıklığına uğrayacak olmanın endişesiyle aslında. biraz bahar olması beni rahatlatıyordu; en nihayetinde akdeniz’de bir ada...
Read More
eskisi gibi buraya yazmak konusunda da pek istekli değilim  sanırım; hayatla bağ kuran sözcüklerle aram iyi değil epeydir… ama tatar çölü’nü okudum ve bitirdim; buraya yazmasam olmazdı. bu kitabı okumanın tam sırası mıydı yoksa okunacak en kötü zamanda mı okudum hala emin değilim. bu kadar köşeye sıkıştırıldığımız bir hayatın içinde bir kalede mahsur kalma metaforuna...
Read More
bu yıl yeni gelen yıl için iyi dileklerde bulunmaktan içten içe vazgeçtiğimi farkettim. geleni olduğu gibi kabulden mi yoksa artık umudumu yitirdiğim için mi bilmiyorum… diğer yanda 2018 benim için yeni bir dönemeç; bunu hissediyorum; bu hayatta geçirdiğim yarım yüzyılı tamamlamış olacağım… tuhaf bir şekilde 50’ler beni huzursuz ediyor… 40’ları sevmiştim ve kendimle barışmıştım; bakalım...
Read More
ve bir gün tekrar bu kitaba dönmeye karar vermiştim. yılın sonuna doğru niye bilmiyorum, belki de hafızayla ilgili meselelere takılmışlığımdan, döndüm ve sadece max richter dinleyerek kitabı yeniden okudum. monika maron’un evrenini seviyorum ve kitabın satırlarıyla onun zihninde bir yolculuk yaptığımı hissediyorum. ağır ağır giden bir trende pencereden aşina olduğunuz bir çevreyi izlemek gibi onu...
Read More
1 2 3 4

kategoriler