kategori

kış
öykümüz o’henry‘den yeşil kapı; “… Merdivenin başında durup merakla etrafına baktı. Sonra koridorun diğer ucuna gitti, geri döndü, bir kat yukarı çıkıp şaşkın bir şekilde yaptığı araştırmayı orada da sürdürdü. Binadaki bütün kapılan yeşile boyanmıştı...” rengimiz yeşil ve parçamız bizim buradaki buz gibi günümüze çok uygun balmorhea‘dan the winter geliyor. [audioplayer file=”http://radyoz.info/wp-content/uploads/2017/02/Balmorhea-The-Winter.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff”...
Read More
bağırarak ve çırpınarak uyandım. değme senaryolara taş çıkartacak bir hanibal öyküsü içindeydim; hem de suçlu olarak… kimseler psikanalitik yoruma girmesin diye ayrıntı vermiyorum. sabah yataktan kalkıp geldiğim mutfağın taş zemininde ayaklarım buz gibi dikilirken ve suyumu içerken rüyayı baştan hatırlamaya çalıştım; araya çok fazla karanlık alan girmişti. oysa ilk uyandığımda tüm detaylar aklımdaydı… merak ettiğim şey,...
Read More
sonikhanım için, sorumluluğumu bitireyim 🙂 15 yaşındaki bir çocuğa ne tavsiye veririm? hiç bir şey 🙂 tecrübeyle sabit, bir işe yaramıyor çünkü. hele anne baba falansanız siz zaten her koşulda saçmalıyor oluyorsunuz; aslında saçmalamadığınız düşünülmese bile… epeydir bir şey çizmiyordum, ancak yukarıdaki çıktı… renklendirmeyi prizma uygulaması ile yaptım; munch’un çığlık “effect”i ile… ve 2017 yılı...
Read More
son 10 yılda hayatımda neler oldu? radyo z hayatıma girdi, yepyeni müzikler keşfettim, eski sevdiğim melodilerle bağım arttı… berlin’de leonard cohen’i, istanbul’da bob dylan ve patti smith’i dinledim; bir hayalim gerçekleşmiş oldu…  40’lı yaşların güzelliğini yaşayıp, kendimle barıştım ve  50’ye ulaşmak için ‘son dönemece’ girdim… tabii diğer yanda yeni yaşlarla beraber marazlar başladı, bir yumurtalığım ve...
Read More
dolabımdaki en eski kıyafet tek bir tane değil… hepsi aşağı yukarı aynı yılların kıyafeti; yani okul yıllarımdan. bunları asla atamadım ve sanırım ömrümü tamamlayana kadar da hep benimle olacaklar. ilk yelek babaannemin anneme evlendiklerinde yatağın altında koy diye verdiği eski bir kilimden yapıldı. kendimi bildim bileli, hafifçe parçalanmış bu kilim annemlerin yataklarının altında dururdu. sonra...
Read More
asla unutmak istemediğin anın? buna tek bir şey yazamam sanırım… kendi çocukluğum bir yana, kendi çocuklarımın küçüklüğünü asla unutmak istemiyorum; ama her şey gittikçe uzaklaşıyor sanki… burada #tbt niyetine eski bir yayın paylaşayım. asla unutmak istemediğim an’lardan biri olarak…   21 kasım 2008 … sabahtan beri atamadığım kaçma isteğini kağıtlarda gideriyorum… avrupa birliği yedinci çerçeve...
Read More
dinlediğim bir melodi ile güne başlayalım. tamamen tesadüfen karşılaştığım ve şimdiye kadar nasıl olup da atladığımı anlamadığım bir müzisyenden dinliyoruz. ezio bosso çalıyor. clouds, the mind on the (re)wind [audioplayer file=”http://radyoz.info/wp-content/uploads/2017/01/Ezio-Bosso-Clouds-The-mind-on-the-ReWind.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”] ve dünün sorusunu gecikmeli olarak bugün yanıtlayayım. “göçmek zorunda kalsam yaşamak için seçeceğim...
Read More
sorumuz bu. önce zor geldi ama aslında çok basit bir yanıtı var benim için bu sorunun. ya maria callas gibi şarkı söyleyebilmek yada bir evren bilimci yani kozmolog olmak isterdim. çünkü müzik yeteneğim sıfır ve bu en kıskandığım yetenek… diğer yanda, evren, sonsuz bir boşluk olarak,  içinde barındırdığı enerji biçimleri, kara delikleri, genişlemesi, gökadaları, yıldızları ve...
Read More
facebook’da paylaştığım yayınlar, kaybolan bazı yayınları kurtardı. bu da onlardan bir tanesi…   22 ocak 2016 dün evdeydim. ada biraz hasta, bende de hafif bir kırıklık var. birlikte, genel olarak sakin bir gün geçirdik. kahvaltıdan sonra ben sabah yarım bıraktığım bir filmi bitirdim, ada televizyon seyretti. uyuduk. kalkıp kendimize yiyecek bir şeyler hazırladık ardından ben...
Read More
bir kaybın acısı dinmeden yeni bir tanesi geliyor… dün de bu hayattaki en fazla sevdiğim yazarlardan birisinin daha, michel tournier’in kara trene bindiğini öğrendim. tanışmam üniversitenin son yılına denk geliyor. sahip olduğum ilk kitabı veda yemeği‘ne 92’aralık notunu düşmüşüm. savrulup durduğum üniversite yıllarının sonunda denk geldiğim bu kitap, kafamdaki taşların yavaş yavaş oturmaya başlamasının başlangıcındaydı sanki…...
Read More
1 2 3 4 5

kategoriler