çocuklar odalarına çekilmişler ve yarim a. dışarıda. şu sıra biz de kalan yeğenim e. de yoga dersinde.
kendimi önce banyoya attım. sonra biraz ortalığı toparlamaya çalıştım ama halim yoktu. canım bir şey de yemek istemedi, elma çayı eşliğinde biraz peynir ekmek yedim; böylece günü bol hareketle ve yemek gerektiği kadar şey yiyerek geçirmiş oldum.
iş yerinde son iki gündür biriken pek çok şeyi de toparladım; biraz olsun iyi hissetim. ama bu geçici bir iyilik hali…
***
martin amis’in londra’da bir park‘ı bitti… ilk okumaya başladığımda bir türlü kitabın içine giremeyip bırakmıştım. sanırım ruhu ve duygusuyla bana göre değil bu kitap. niye bilmiyorum 30’lu yaşlarımda bu kitabı daha fazla severdim diye düşündüm. sorun kitapta değil ben de yani…
ve ursula’nın son çıkan kitabına başladım. hainli döngüsünün (hanish cycle) bir parçası olan bu kitap bana çok iyi geldi… sanırım sonrasında mülksüzler ve karanlığın sol eli‘ne geri döneceğim… bu kitap üzerine daha sonra elbette yazarım…
şimdi biraz dizi izleyip uyumak istiyorum.
ama önce, uzun bir aradan sonra bu akşam geri döndüğüm peter gabriel‘in sctatch by back albümünden bir bon iver parçası geliyor.
flume
diyoruz.
[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2017/10/04-Flume.mp3″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]
fotoğraf mı? beni şu sıralar çok mutlu eden iki tekir kardeşten biri 😉