“… İster başına gelenleri yaz İster aklından geçenleri İster düşlerine girenleri Ama yaz…”–ferit edgü, hakkari’de bir mevsim hiç durmuyor şu sıralar. ferit edgü için tek kelime edemeden genco erkal da göçtü gitti. her ikisi de gençliğimize damgalarını vurdular elbette. en son ferit edgü’nün yazmak eylemi kitabını okumuştum. üzerinden çok zaman geçti; mart 2022’de okumuşum! “kendilerini...Read More
“biz değerli olduğumuzu ispatlamak zorundaymışız gibi büyütülürüz…” -mahir polat sonra dışarıya çıktım ve remzi kitabevi’nin kafesinde çalışmaya devam ettim… biraz da kitaplara baktım tabii. zamanında murathan mungan’ın seçkisi olarak remzi yayınlarının çilek serisinden bir kitaba denk geldim; evde yoktu ve ben hiç carson mccullers okumamıştım. çevirip etikete baktığımda bir sürpriz beni bekliyordu; 4.63 lira! rakamı...Read More
“Aralarında hiç kimse hiç bir şey yoktu. Bir ağaç, gölge ve toprak, o kadar…“ -burhan sönmez, taş ve gölge kitabını ilk olarak murathan mungan’ın bir tivitiyle farkettim… kitabın “dublin literary award” ödül listesine girdiğini ve bunun kutlanacak önemde olduğunu söylüyordu. artık burhan sönmez okumayı ertelemeyeyim diye düşündüm ve kitabı aldım. “büyük bir beklentin var mıydı?”...Read More
“… uzak eski zamanlardan beri istanbul’u resmetmiş tüm ressamlarla aramızda ışık çarpması, baş dönmesiyle kurulan bir renk bağı olduğu kesin. o göz kamaştırıcı açıklık hissinden, ufuk görgüsünden, kubbe çınlamasından, deniz dalgınlığından söz etmemek olmaz. kuş bakışı, geniş açı, istanbul açısı diyebiliriz buna…“ – latife tekin yeni bir haftaya başladık… pazardan cumartesiye kadar sabah saatlerinde çalıştık ve...Read More
“… Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin” – can yücel, martılar ki bütün gün mutfak ve çalışma odamı (belki köşemi demem daha doğru) temizlemekle geçti… uzun süredir yapmam gereken derin temizliği yaptım; dolaplar çekildi, alt kapaklar çıkarıldı ve kıyıya köşeye biriken tozlar ve yağ tabakaları temizlendi… camlar ve kapaklar silindi… fayanslar ve zemin ovuldu… dolap içlerine giremedim; buna...Read More
“Bir plasenta huzursuzluğu insan kendini büyük bir iştahla yiyebilir iç orada başlıyor, dilyoksesvar karanlıkta…” -asuman susam, plasenta I, PLASENTA Bugün doğum günüm. Az önce ne kadar mutluydum… Uykum var. Doğum günüm olduğu için yazmak istiyorum. Babam Livaneli’nin İstanbul Konseri’ni almış. Canım benim…. (21 Mart 1986, 23.02, Antalya) *** Ne güzel bir gündü… Sabah “Evolution” dersi...Read More
“İstanbul bir Babil, bir dünya, bir kaos. – Peki güzel mi?- Fevkalede. – Çirkin mi? – Korkunç derecede. – Beğendin mi? – Büyülendim. – Kalacak mısın? – Nereden bileyim! Başka bir gezegende ne kadar kalacağını kim söyleyebilir?” – Edmondo de Amicis, Constantinople, 1877 bir haftaydı. pazar günü sazlı’ya giderek ağaçlarımıza ve anemonlara kavuştuk… dönüşte “rüya...Read More
“yakamadığınız cadıların torunlarıyız.” – 8 mart yürüyüşünden bir pankart ve dün gece sadece beş saat uyuduğum için kendimi ciddi yorgun hissediyorum; ama bir o kadar da hiperaktif… genel olarak böyle oluyor, ne kadar yoğunsam o kadar verimli oluyorum… dün gece akm’de rossini’nin II. mehmet (maometto II) operasını izledim. en son ne zaman opera izlemiştim hatırlamıyorum,...Read More
… I am the walking woman who vanishesThe dreamer full of dreamsAll is vanityI swear on the eternity of the stars and the universe that life is so fragile and evanescentand that angels give their caring luminescence… son beş altı gündür ihmal ettiğim sabah sporumu yaptım; dizlerimi, sırtımı, boynumu ve belimi güçlendiren bir dizi hareketin...Read More
“Mavi kurşunumla göğsümden vuruldum Ay doldu geceye Ben uyurdum ben uyurdum” içine düştüğüm uykusuzluk döngüsünden kurtulabilmek için bir doktora gittim ve ilaç kullanmaya başladım… çünkü ara ara gün ışığında bile zihnim sisli, bulanık bir hal alıyor ve adeta kaybettiğim rüyalarımı yaşıyordum; gerçeklikten kopmadan ve o gerçekliğin tüm ağırlığını da yaşayarak… uykusuz geceler ise asla içinden çıkamadığım, tuhaf...Read More