kategori

ne kitapsız ne müziksiz yaşanmaz
“… yüzeyin içerisi var mı onu düşün…”-asuman susam, plasenta II uzun bir süredir beni zorluyor; bu yaz bu durum tavan yaptı! bu mevsimi sevmiyorum demek istemiyorum; bu doğaya ve şarkıdaki gibi “o yaz günleri en tatlı hayallerle” geçti hissine haksızlık olur çünkü! sıcaklar nispeten azalsa da arada bir bastıran nem, bulutsuzluk, fazla ışık, yağmursuzluk ve...
Read More
“… İster başına gelenleri yaz İster aklından geçenleri İster düşlerine girenleri Ama yaz…”–ferit edgü, hakkari’de bir mevsim hiç durmuyor şu sıralar. ferit edgü için tek kelime edemeden genco erkal da göçtü gitti. her ikisi de gençliğimize damgalarını vurdular elbette. en son ferit edgü’nün yazmak eylemi kitabını okumuştum. üzerinden çok zaman geçti; mart 2022’de okumuşum! “kendilerini...
Read More
“Deli fikir geliyor aklıma: Sıcağı yenmek için kışın olduğu gibi güzel bir şömine ateşi yakmak…” –michel tournier, dışsal günlük geçişi oldu az önce… nasıl özlemişim; hele günlerdir devam eden saçma sapan sıcağı düşününce, yağmur ihtimali bile çok iyi geldi… muhtemelen dün yaptığım pazar operasyonundan dolayı başım çok ağrıyor. dün akşam kendimi gerçekten çok yorgun hissediyordum...
Read More
“… Bir yaralı, bir asi, bir uyumsuz ve bir büyücü. Güzel iş…” – anne yine parçalı bulutlu bir uyku uyudum… ara ara kalkıp dolaştım… karanlıkta martıları kontrol etmeye çalıştım… yağmuru dinledim… ve yatakta telefonun ışığında kitabımı bitirdim; sonrasında da başucumda duran michael tournier’in veda yemeği kitabının, yıllardır okumaktan hiç sıkılmadığım ilk öyküsünü okudum… böyle yapınca, yani yatakta...
Read More
“… Ben Fabienne’nin bıçağının bileyitaşıydım. Hangimizin daha sert malzemeden yapıldığını sormanın anlamı yoktu.” –agnes, kazkafanın kitabı gördüm. melih cevdet anday bir şiirinin heykelini yapmıştı; ahşap, muhtemelen kayın ağacından, insan bedenin bir hareketini anlatan, kavisleri olan, aşağı yukarı kapı büyüklüğünde bir heykel! ertesi gün a.’ya rüyayı anlatırken, o beden hareketini bir türlü anlatamadım; çünkü bedenimi o...
Read More
“… Zamanla ağırlaşan şeyler gibi. doğdum doğalı hiç çocuk olmamışım gibi…” alkım doğan, marlonsuz brandosuz okumaya başladım… sonra dışarıdaki işlerimi hızlıca hallettim ve uzun bir yürüyüşün ardından eve döndüm; hemen ocağa çay koydum. bu normalde yaptığım bir şey değil oysa; siyah çayı neredeyse haftasonundan haftasonuna içiyorum… bu kitabı sessiz ve sakin bir evde, evde pişmiş...
Read More
… onlara sadece bir ölü verecektim. şenliksiz bir ölü…ölüm ve bahar kitabı ölüm ve bahar’ı okumaya başladığımda bir süre kitabın içine giremedim… birbirini izleyen, virgüllerle ayrılmış artarda dizilen cümleler karanlık ve bir o kadar şiirseldi. yükselen mor bir dağın sarp yamaçlarının gölgesinin vurduğu, yabancıların arasında, kimseyle göz göze gelemeden adeta bir nehre bakarak okudum ilk sayfaları; derin...
Read More
… Yolcuydu, başına her türlü şey gelebilirdi, hazırdı buna, ama bütün yolcular gibi gene de her şeyin yolunda gitmesini, her şeyin ayağına gelmesini için için beklemişti; gizli, kaçak, saklangen bir duyguydu bu… antalya kaçamağımın sonuna geldim… havaalanına gelip çantamı teslim ettikten hemen sonra uçağımın neredeyse üç saat sonraya ertelendiğini öğrenince kendime bir kahve aldım, bilgisayarımı...
Read More
eski günlerinde gündemde bir şeyler olduğunda mutlaka bir yorum yapar ve olana şarkı çalardım… bin yıl öncesi gibi… adeta başka bir ülkede ve başka bir dünyadaydık… şimdi her gün, her an, her nefes alışımızda bir şeyler oluyor… ve biz her yeni geleni sindirmeye çalışırken diğer her şeyi “unutuyoruz”… gelen bizi kendi içine çekip sürüklüyor ve...
Read More
“… is this going to pass…”nina usul usul kar yağıyor; dinginliğin bu halini çok özlemişim… uzun bir aradan sonra tai chi ve qigong egzersizlerime geri döndüm bu sabah. bedenimi, daha da önemlisi zihnimi esnetmeye ihtiyacım var… geçen hafta, son bir buçuk aydır boynuma ve başıma çöken ağrının nedeni belli oldu. bütün belirtilerini yok saydığım, yıllara dayanan, kronikleşmiş boyun...
Read More
1 2 3

kategoriler