“… kafese kapatılmış kızılgerdan / boğar tüm cenneti öfkeye…“ –william blake, masumiyet kehanetleri çok sevdiğim bir melodinin yepyeni bir yorumuyla başladım; üstelik hiç tanımadığım bir baritonun sesinden. büyüleyiciydi ve üst üste kaç kere dinledim bilmiyorum. melodiyi dinlerken ada için kahvaltı ve öğle yemeği hazırladım, kahvesini yaptım… onu geçirdikten sonra kendi kahvemi içerken kavga eden kargaları...Read More
“… Geceleri, çoğu zaman, uyanık, beklerim. Uyuyanların uykusunun kapısında dikilen nöbetçiyim ben…”– bilge karasu, gece aniden uyandım… saate baktım; 3.05’ti. sırtüstü yatıp bir süre karanlıkta tavanı seyrettim ve aniden neden yıldönümleri önemli diye düşündüm; bu kutlamalar aynı zamanda hızla akan zamanı geride bırakmamızın da kanıtı değil miydi?… pazar günü a. ile birlikteliğimizin otuzuncu yılıydı ve ondan...Read More
“… is this going to pass…”nina usul usul kar yağıyor; dinginliğin bu halini çok özlemişim… uzun bir aradan sonra tai chi ve qigong egzersizlerime geri döndüm bu sabah. bedenimi, daha da önemlisi zihnimi esnetmeye ihtiyacım var… geçen hafta, son bir buçuk aydır boynuma ve başıma çöken ağrının nedeni belli oldu. bütün belirtilerini yok saydığım, yıllara dayanan, kronikleşmiş boyun...Read More
böyle başlamayı planlamıyordum ama sahildeki beltur’a yerleşmeden önce çay aldığım adam ister istemez buraya “konu” oluyor… “ne istiyorsun abla?” dedi derin bir offf çekerek. elimde olmadan “hayrola nedir sizi bu kadar üzen?” sözleri çıkıverdi ağzımdan. “hayat zor, çok zorluyorlar, üç kızım var onlar olmasa çoktan giderdim buralardan” dedi ve sustu. bunun üzerine bir cümle daha...Read More
bulutlara doğru yürüyerek başladım. buna bir parça çalmasam olmazdı! bir ezio bosso melodisi geliyor şimdi cloud, the in mind on the (re) wind diyoruz.Read More
a.’dan gelen “cuma günü annem gökte yıldız oldu” mesajını gördüğüm anda ağlamaya başladım ve sessizce ağlaya ağlaya uyuyakaldım. bütün gece uykuyla uyanıklık arasında bilge teyzeyi düşündüm. bütün gece bana, kalın camlı gözlüklerinin ardından gülümsedi… iki gündür ona dair içimde ve zihnimde kalan “görüntüler” dönüp duruyor… ışıklar’da martı apartmanındaki evinin salonunda oturuyorum… masanın üzerinde her zaman...Read More
“Ejderhaların varlığını inkâr edenler genellikle ejderhalar tarafından yenir. Kendi içlerinden.” – Ursula K. Le Guin radyonun en sadık dinleyenlerinden biri olan sevgili ok. pandeminin ilk günlerinde yazdığı mektuba devam etmiş. yazmaktan, kendi cümlelerimizi kurmaktan çok korktuğumuz, unuttuğumuz bu günlerde yaptığı o kadar kıymetli ki. ve içinde olduğumuz bu tuhaf günlerin en fazla sıkıntısını çekenlerden birisi...Read More
“hayat zor. ya eğilirsin, ya kırılırsın…“ uyandım. yatakta döndüm durdum. nereden aklıma geldiğini şu an asla hatırlamıyorum ama en son iş yerinde üzerimde olan demirbaşları düşündüğümde yataktan fırladım. saat 4.40’dı… pencereleri açtım, yağmuru dinledim. kendime bir kahve yaptım. pazar günleri troid ilacımı içmiyorum. bu nedenle kalkar kalkmaz kahve yapabildiğim tek gün bu… sonra bilgisayarımı açıp...Read More
gece saat 3.10… saat ikiden beri uyanığım… bir süre salondaki koltuğa geçip uyumaya çalıştım ama gece beni tamamen ele geçirdi; onun evreninin rüyalarla çevrili bulutsu yakasında değilim sert ve karanlığını en yoğun şekilde hissettirdiği yerdeyim… salonda yılbaşı ağacının ve bilgisayarın ışığı var sadece. ocak ayı olmasına rağmen ev soğuk değil… kalorifer yanmıyor… bu yılbaşı bize...Read More
sarmalanmış incir kokuyor… dün öğleden sonra sahilde yaptığımız yürüyüşte çok çok minik bir incir ağacının üzerindeki ham incirleri topladım; yaklaşık 250 gram… dün akşamdan onları soyup, her birine bir karanfil saplayıp şekerle kaplamıştım… sabah kaynatmaya başladım. hala herkes uyuyor. uykularına bu koku karışacak ve kimbilir nasıl rüyalar çağıracak… *** gökyüzü bulutlu ama yağmur yağmıyor… hava...Read More