kara tren…

… İster başına gelenleri yaz
İster aklından geçenleri
İster düşlerine girenleri
Ama yaz…”


ferit edgü, hakkari’de bir mevsim

hiç durmuyor şu sıralar. ferit edgü için tek kelime edemeden genco erkal da göçtü gitti. her ikisi de gençliğimize damgalarını vurdular elbette. en son ferit edgü’nün yazmak eylemi kitabını okumuştum. üzerinden çok zaman geçti; mart 2022’de okumuşum!

kendilerini ‘devrimci’ olarak tanımlayan örgüt üyelerinin bir eylemi sonucu 14 Şubat 1980 Perşembe günü, İstanbul’un birçok semtinde dükkânlar kepenk açmadı.” ifadesiyle anlatılan bir eylem kitapta 101 değişik metinle yazılmış; metinleri farklı yapansa yazanı, duygusu, biçemi, anlatımı,…. metinlerin başlıkları ise şöyle; bilinç, kaygı, kızgın, bencil, düş, öykümsü, simgesel, iç-konuşma, film öyküsü, müneccim, akademik, içten, rubai, hayku, olumsuz, bıkkın, günlük, kekeme, …

“Yazar, bu eylemi 101 değişik metinde dile getirerek bir yazmak eylemi‘nde bulundu” diyor kitabın tanıtımında.

kitabı okuduktan sonra, burada bu kitaptan yola çıkarak bir oyun oynamak istemiştim. şimdi neydi hatırlamıyorum, yine memleketin saçmalıklarından birisi yaşanmıştı. sizlerden kendi sözcüklerinizle ne yaşadığınızı yazmanızı isteyecektim; sonra anlamsız geldi ve vazgeçtim. şimdi daha da anlamsız geliyor.

sürekli bir şeylere maruz kalıyoruz çünkü ve birini sindiremeden diğeri geliyor… kötü olaylarda, böyle bizi üzen kayıplarda, doğa felaketlerinde veya saçmalığın dibine vurduğumuzda, bölünmüş kamplar olarak, verdiğimiz tepkiler birbirinin aynısı, bir başkasının tepkisinin kopyası veya taklidi oluyor; sözcükler bire bir aynı olmasa da kendimize ait sözcüklerimiz ve duygu evrenimizle tepki vermiyoruz!

alıntılar kolajından oluşan, hadi daha açık yazayım apartılmış bir duygu ve düşünce evrenimiz var artık!

geçen gün tivitırda türkiye’de tt olan sözcük hoşşştt idi… bir mahalle can hıraş köpeklerin yaşam hakkını savunurken diğer mahalle tepkisini bambaşka bir konuda böyle veriyordu!

radyo z’nin eski günlerinde günlük politik olaylara çok fazla girer, yorum yapar ve uygun parçalar çalardım; son yıllarda kendi günlük hayatıma ve duygu dünyama dair buradayım; üzerimize bir tsunami gibi gelen memleketten/dünyadan yıldım ve kendime döndüm sanırım. belki de gündeme verdiğim reaksiyonun içeriğinden bu kendime dönüş; istemeden ve kendiliğinden o mecralarda bir kuyruğa takılma oluyor çünkü…

bir rüya gördüm geçenlerde; sevgili nurşen biliyor bu rüyayı, küçük ve tatlı bir analiz de yaptı 😉 senin analizini, senin defterlerin birine resmettim nurşencim. sanırım artık rüyalarımı sadece yazmayacağım, bazı an’larını da resmedeceğim

bu yayının son sözlerini rüyam ve şahane bir yaşar kurt şarkısıyla bitirelim

ahtapot gibi bir sürü kolum vardı; neredeyse hepsiyle birden kendime sarıldım.

ruhum diyoruz.

6 Responses
    1. radyo z

      değil mi;) tekrar çok teşekkür ederim. hep yapmak istediğim bir şeye vesile oldun farkında olmadan. ben de sarılıyorum sana.

    1. radyo z

      Çok teşekkür ederim. her şey “hayat müziksiz olmayacağı için” zaten 😉 takip meselesi bir eklenti gerektiriyor. şu anda yok maalesef.

Leave a Reply

kategoriler