kendimi eve zor attım bugün…

yorgun bir halde; son iki gündür eve saat on civarı dönmüş ve bunalmıştım…

eve dönüş yolunda serviste, uyku ile uyanıklık arasında puslu göğe ve denize baktım durdum. kulağımda fransızca rock ezgileri yankılandı; şu sıralar noir desir kafamdaki uğultuyu bastırıyor…

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2017/06/05-onetrip-one-noise.mp3″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

 

dönüşte migros’a uğradım, sepete bir şarap attım, buna ihtiyacım vardı;  iki kabak, ada’ya yeni çıkan bir atıştırmalık, bulaşık deterjanıyla alışverişi tamamladım. evdeki yeşilliklerin değerlendirilmesi için mücver yapmaya karar vermiştim.

migros ve ev arasındaki yolda, mahallenin yeni sakinleri olan minik kedilerin fotoğraflarını çektim ve yayınladım…

eve geldim, ada’mızın anlatacağı bir sürü yeni şey vardı. o coşku ve heyecanla onları anlattı, ben mücveri yaptım. bir taraftan kulağım FBI’ın işine son verilen direktörünün dünyaya gerçek zamanlı yayınlanan ifadesindeydi…

yemeği yedik, ada ortadan kayboldu. tezer’in zaten epeydir eve giriş çıkış saatleriyle ilgilenmiyoruz ve ne yaptığıyla. hayat hızla akıyor ve bebeler yetişkin olma yolunda hızla ilerliyor. peki biz, hızla gittiğimiz yer neresi? bunu geçelim…

bir noktada, haberleri kapattım ve spotify’da bob dylan‘ı döndürmeye başladım…pencerenin önünde çiçekler puslu göğe ve gelmek üzere olan yağmura inat pırıl pırıl parlıyorlar; martılar ve kargalar uçuyorlardı ve şarap yavaş yavaş dibini buluyordu… işin bunalımları, yaklaşan gezinin heyecanı, yapılması gerekenler, çocuklar, memleket derken her şeye rağmen kendimizi, keyifli bir sohbetin içinde bulduk.

bob dylan bize eşlik etmeye devam etti…

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2017/06/Bob-Dylan-Things-Have-Changed.mp3″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

 

ardından ali bir şişe daha şarap almaya çıktı… ben mutfağı toparladım, ağır ağır bulaşıkları yıkadım, suyun tadını çıkardım… akşam saatlerinde, mutfakta bir süreliğine, kendimle baş başa kalıp, “sakinleşmek ve normale dönmek” rutinim. kendimi sağalttığım zamanlar bunlar; günün bütün yükü en iyi böyle geçiyor…

mutfak toparlandığında, yağmur hala yağmaya başlamamıştı ve  bob  dylan, leonard cohen‘e dönmüştü…

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2017/06/Leonard-Cohen-You-Want-It-Darker-Lyric.mp3″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

***

şu anda gök gürlemeye başladı ve beklediğimiz yağmur geldi.. bir kadeh şarap daha alıp içeriye geçeceğim ve kendimi house of cards‘ın evrenine bırakacağım…

iyi geceler size.

(şarkılarımız sırasıyla one trip one noise, things have changed ve you want it darker)

Leave a Reply

kategoriler