kategori

ya kebikeç!
başladığım 1Q84 kitabını bu sabah erken saatlerde bitirdim… her ne kadar haruki murakami’nin yaşayan en iyi yazarlardan biri olduğunu düşünmeyip, nobel edebiyat ödülü alacak söylentilerini ciddiye almasam da kendisini pek severim; 1Q84 de şu sıralar tam ihtiyacım olan şeymiş doğrusu. neredeyse 2 aya yayılan bu okuma bir önceki yayında da yazdığım gibi “pause” işlevi gördü...
Read More
… Yolcuydu, başına her türlü şey gelebilirdi, hazırdı buna, ama bütün yolcular gibi gene de her şeyin yolunda gitmesini, her şeyin ayağına gelmesini için için beklemişti; gizli, kaçak, saklangen bir duyguydu bu… antalya kaçamağımın sonuna geldim… havaalanına gelip çantamı teslim ettikten hemen sonra uçağımın neredeyse üç saat sonraya ertelendiğini öğrenince kendime bir kahve aldım, bilgisayarımı...
Read More
eski günlerinde gündemde bir şeyler olduğunda mutlaka bir yorum yapar ve olana şarkı çalardım… bin yıl öncesi gibi… adeta başka bir ülkede ve başka bir dünyadaydık… şimdi her gün, her an, her nefes alışımızda bir şeyler oluyor… ve biz her yeni geleni sindirmeye çalışırken diğer her şeyi “unutuyoruz”… gelen bizi kendi içine çekip sürüklüyor ve...
Read More
“… is this going to pass…”nina usul usul kar yağıyor; dinginliğin bu halini çok özlemişim… uzun bir aradan sonra tai chi ve qigong egzersizlerime geri döndüm bu sabah. bedenimi, daha da önemlisi zihnimi esnetmeye ihtiyacım var… geçen hafta, son bir buçuk aydır boynuma ve başıma çöken ağrının nedeni belli oldu. bütün belirtilerini yok saydığım, yıllara dayanan, kronikleşmiş boyun...
Read More
... Kukurrukukur, kumru  Kukurrukukur, üzülme  Taşlar, kumru,  Aşkın ne olduğunu asla anlayamazlar...  kısa bir süreliğine çok tatlı bir konuğumuz oldu. tezer’in camına çarparak gelen, kızıl kahverengi kocaman bir güvercin. muhtemelen kavgacı martıların gazabından kaçıp sığınmıştı bizim pencereye. insana alışkın olduğu belliydi; hiç ürkmedi… ona biraz yiyecek ve su bıraktık… tekrar kontrol ettiğimde, geride bir rüya...
Read More
eminönü’ne gitmiştim. dönüşte marmaray’da lise çağlarında bir çocuğa denk geldim. kılığından kıyafetinden tarikatçı bir ailenin çocuğu olduğunu düşündüm. bol kumaş bir pantolon giymişti; üzerinde uzun, cübbeye benzeyen bir kıyafet vardı ve içindeki gömleği yakasızdı. yanında oturan, annesi olduğunu düşündüğüm kadın youtube’dan dua videoları izledi yol boyunca; arapça metnin altında harfleri takip eden bir imleç sürekli...
Read More
yılın son ayında, gecenin bir yarısı zihnime akın eden binbir çeşit düşünceden kaçmak için, karanlığı delen hafif bir telefon ışığında, bazen derin bir sessizlikte, bazen evdeki uykunun soluk alıp verişlerinde, bazen salonun neredeyse camına yaslı yaşlı serviyi mesken edinmiş kızılgerdanların ötüşleriyle, bugünsüz ve yarınsız, geçmişi olmayan, karaya çok yakın olduğu kadar bir o kadar da...
Read More
…Sail on silver girlSail on byYour time has come to shineAll your dreams are on their waySee how they shineOh, if you need a friendI’m sailing right behind…  ışığına bir şarkı çalmasam olmazdı bugün… bu ışık olmasa ne yapardık değil mi? şarkımız bir paul simon şarkısı ve onun çok sevdiği yorumu dinliyoruz. elvis‘den bridge over...
Read More
böyle başlamayı planlamıyordum ama sahildeki beltur’a yerleşmeden önce çay aldığım adam ister istemez buraya “konu” oluyor… “ne istiyorsun abla?” dedi derin bir offf çekerek. elimde olmadan “hayrola nedir sizi bu kadar üzen?” sözleri çıkıverdi ağzımdan. “hayat zor, çok zorluyorlar, üç kızım var onlar olmasa çoktan giderdim buralardan” dedi ve sustu. bunun üzerine bir cümle daha...
Read More
... Despite the fact we’ve shared so muchMy friend we’re losing touchWe know that’s how it goes and suchStill it’s sad we’re losing touch… – michelle gurevich bir ay önce yazmışım en son. çok kısa süren emekliliğimin ardından yeniden çalışmaya başladığımı biliyorsunuz. zihnim büyük ölçüde bununla meşgul; nispeten yeni bir dilin, yeni bir evrenin içindeyim...
Read More
1 2 3 4 5 6 35

kategoriler