öğle tatilinde…

birazcık güneş görünce kendimi dışarıya attım. söğüdün yaprakları çıkmaya başlamıştı; bahar da kapının eşiğinde diye düşündüm ama güneş ısıtmıyordu. yanıma aldığım zencefilli çayın acısı da içimi ısıtmaya yetmedi.

okuduğum kitabın sözcükleri de ağırdı zaten. birazcık oturdum ofise geri döndüm…

ama bu serin güneş tuhaf bir şekilde kitabın melodisini çağırdı.

bir anouar brahem melodisi bu

ashen sky

diyoruz.

[audioplayer file=”http://radyoz.info/wp-content/uploads/2019/02/02-Ashen-Sky.m4a” bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

“… Yüz seksen ton uçucu külün gazete kağıdındaki ağırlığının insan tenindeki ağırlığından daha fazla olduğuna inananlar mı var yoksa …”

“… Dünyayla temas etmeyen, soğuk bir gökyüzü; bu yükseklikten gördüğü gökyüzüne bir ağacın dalı ya da bir evin çatısı uzanamazdı. Sonsuz gökyüzü Josefa’nın üzerinden geçip gidiyordu, ondan öncekilerin, ondan sonrakilerin de üzerinden geçtiği, geçeceği gibi. Gökyüzü oradaydı işte, hep orada olacaktı. Bunu düşününce birdenbire içini bir sıcaklık kapladı…

Leave a Reply

kategoriler