“hareket halinde olmak içinde hep bir vaat taşır. hem istasyonlarda hem de müzikte.”
– kuş evi, eva meijer
ve hatta aylar ayları kovaladı; ben sessiz ve akvaryum gibi bir odanın içinde, sözcüklerin peşinde gittikçe sessizleştim… içimde durmadan yüzeye çıkıp derin bir nefes alma arzusu olsa da “küçük kara bir balığın” peşinde kaya diplerine doğru yol almayı tercih ettim; sessizlik ve o ıssız mavi derinlik itiraf etmeliyim çok cazipti…
işin tuhaf tarafı “o derin sularda” dışarının bütün gürültüsü, karmaşası ve saçmalığı benimleydi; onu takip etmekten asla vazgeçemedim; evi temizlerken, bulaşıkları yıkarken, yemek hazırlarken ve makalelerin rutin işlerini yaparken kulağımda katastrofik bir gündem çınlayıp durdu ve durmaya devam ediyor…
***
hafifçe güzün ışığına kavuştuğumuz ilk eylül günlerinde; gelecek olan yağmurların, serin rüzgarların ve bulutların da yardımıyla bizi saran saçmalıklar evreninden bir nebze de olsa azade bir “hayatı” yeniden kurabilme hayaliyle uyanmaya başlamıştım aslında; yeniden buraya dönmek, yeniden kendi sözcüklerime ve yazı evrenime kavuşmak için üç ay bekledim…
bugün kasım’ın, en sevdiğim ayın son günü… eğer bugün de buraya gelmezsem hiç gelemeyecekmiş gibi bir duygu yaşadığım için buradayım! beni içine çeken gündemden, gittikçe ağırlaşan ekonomik koşullardan, belirsizlikten, gölgeleri ve karanlığı gittikçe daha fazla hissedilen zihinlerin baskısından arada bir kurtulmam gerekiyor; aksi durumda boğulacağım… hissediyorum…
***
burada paylaşmak istediğim çok şey oldu aslında; ötleğenler ve eva meijer ile tanışmam, yandaki inşaatın çukuru, bir düşüşüm anatomisi filmi, rüyalarım, zeytinlik hayallerimiz, ekmek mayam, kuşlarım ve daha pek çok şey…
belki bunlardan bazılarını tek tek yazarım bundan sonra…
son sözcüklerim, haftalar önce, mindmills‘in sevgili neslihan’ına verdiğim söz olsun, 19 haziran tarihli rüyam;
sevgili neslihan ve köğeği coffee ile bir dağın zirvesine doğru neredeyse koşarak çıkıyoruz… heidi’nin peter’le ve keçilerle koşuşturduğu gibi bir ortamda; muhtemelen onların sahnesini ödünç aldığım bir rüya bu. biz zirveye doğru koşarken, kalabalık bir kuş sürüsü de bizi takip ediyor; birbirinden çok farklı büyüklüklerde, rengarenk kuşlar… sanki o kuşlar da nils ve uçan kaz çizgi filminde hafızama kazınmış bir sahnenin geri gelmesi gibi… bütün bu rengarenk ve olağanüstü güzel atmosfere rağmen koştuğumuz dağın zirvesini kurşuni bulutlar kaplamış durumda… bulutlara bakıp geri kalan her şeyi unutuyorum bir anda…”
bütün vücudum terden sırılsıklam oluyor ve aniden bastıran bir yaz yağmurunun sesiyle uyanıyorum…
***
spotify 2023 yılı melodilerimizi yayınladı… geçen yıla göre daha az müzik dinlemişim ve neredeyse tamamen çalışırken dinlediklerim damgasını vurmuş tüm yıla… “konu dinleme olduğunda karanlığın içine dalmayı seviyorsun. duygusal ve atmosferik müzikleri çoğu kişiden daha fazla dinliyorsun” diyerek vampir olduğumu söylüyor spotify 😉
işte 2023 yılında en çok dinlediğim melodi…
fotoğraf köyümüz sazlı’dan…
Ben de vampirmişim en çok Güzin Değişmez dinledğim için :)))
Ve hoşgeldin tekrar, lütfen gitme…
elimden geleni yapacağım 🙂
Ah, ne güzel bir sürpriz oldu. Kendim yazamadığım gibi çok sevgili blogcu dostlarıma da uğrayamaz olmuştum. Coffeecik, siz ve ben dağın tepesine doğru koşuyoruz demek? Kara bulutlar olsa bile bu birlikte yukarı tırmanma, tepemizde irili ufaklı renkli kuşlar çok güzel. Ben sevdim. Bir de o kapkara bulutlar yağmur olmuş akmış, ter olmuş sıkıntılar bedenden atılmış. Karanlıkların biraz daha dağılmış olduğunu diliyorum.
Vampirlikte buluşmuşuz ayol! 🙂 Sizi de Leylak Dalı’nı da kucaklıyorum. Benim de son yazımda paylaştığım parça en çok dinlediğimmiş (ki parçanın olduğu Identitiy albümü Kasım’da yayınlandı, düşünün yani bütün sene neyi ne kadar dinlemiş olabilirim. Hepimiz derece derece solduk.)
yaşasın vampirlik :))))))
Zeldacığım,
Arayı açmadan yine yaz olur mu? 🙂
Mesela şu Bir Düşüşün Anatomisi hakkında ne dersin merak ettim. Filmi izledim, beklentisi yüksek şekilde gittim sinemaya sanırım, bir miktar hayal kırıklığıyla çıktım.
acayip bir acemilik yaşıyorum; ara vermek çok iyi bir fikir değilmiş. bakalım elimden geleni yapacağım. filme gelince; ben çok etkilendim ve doğrusu uzun süredir izlediğim en iyi film diye düşündüm. kafayı toporlarsam yazarım.