yine bir aranın…


“… Ben günebakanı yeğliyorum
Belki de güne yöneldiğim için yine
…”
-can yücel

ardından geriye doğru sarayım!

dün dingin bir pazar günü yaşamayı planlıyorduk; ada’ya mı gitsek, steve mcCurry sergisini mi görsek, sinemaya gidip ferzan özpetek’in son filmini mi izlesek diye düşünürken, son patlayan casusluk zırvalığı haberlerini izleyince kendimizi çağlayan’da bulduk. gittiğimizde ortam doğrusu biraz hüzünlüydü. özgür özel’in konuşması bitmiş, kalabalık azalmış, etrafta öylece dolaşan, kaldırımlarda oturan, adliyenin karşısındaki kafelere ve fastfood lokantalarına yerleşmiş ne yapacağını pek de bilmeyen insanlar ve elbette sayıları en az onlar kadar olan gencecik polisler vardı her yerde…

polisler çok gençti ama gelenlerin yaş ortalaması kesinlikle ellinin üstündeydi ve çarşamba akşamları yapılan mitinglerdeki profilin aynısıydı…

biz de o dağınık kalabalığın parçası olup etrafta dolaştık biraz, epey yürüdük, karnımız açtı, bir şeyler içmek istedik ama içimizden bir mekana girmek gelmedi. kalabalığın olduğu alanın alt kısmında bir migros vardı, içecek bir şeyler ve meyve almak için oraya girdik. alanın kalabalığının bir kısmı, polisler dahil oradaydı. bizim gibi içecek ve meyve alanlar, aldıkları donmuş pizzalarını migrosun içindeki fırında ısıttıran, ananas ve mango doğratan polislerle ortam hakikaten çok acayipti.

bir kenara oturduk, ben iki mandalina yedim, a. portakal suyunu içti… sonrasında dönmeye karar verdik. ve ağustos’ta kutlayamadığımız evlilik yıldönümünü kutlayalım geyiğiyle bostancı’da sevdiğimiz bir lokantada birer kadeh rakı içerek bir şeyler yedik. konuştuklarımız gündemin siyasi saçmalıklarından uzaklaşıp, kendi olağan gündemimize dönmüştü elbette…

***

daha önce 2025 bizi sağlıkla sınıyor demiştim hatırlarsanız, bu defa ben sol gözümle ilgili bir sorun yaşadım. önce dekolaman denilen, retinanın zarar gördüğü bir tanıyla epey endişelendik ama neyseki yaşanan sorun o değilmiş. içeride bir kanama vardı ve sol gözümün görüş mesafesi epey azalmıştı. şimdi bir tık daha iyi, hala gözümün önünde yüzen şeylerle etrafa bakıyorum ama pus biraz azaldı; sıkça doktorla görüşüp durum takip edilecek, önlem olarak da ağır kaldırmıyorum, uzanmıyorum, eğilmiyorum ve geceleri sırtüstü yatıyorum… artık buraya daha çok yazarım ve yeniden blog okumaya başlarım derken araya bu girmiş oldu…

bu yazıyla yeniden başlamış olayım.

uzun bir aradan sonra hindi zahra dinleyerek güne başladım bugün. size de iki parça çalayım ondan. önce beautiful tango ve ardından at the same time geliyor.

10 Responses
  1. Ayy! Dekolman mı? Benim miyop gözlerimin ikisinde de olmuştu, yüksek numaralı miyopi kaynaklıydı.
    Bunlar hep nüfus kağıtlarımız eskidiği için oluyor, değiştirmemiz lazım. :)))
    Çok geçmiş olsun Zehracığım. <3

    1. radyo z

      çok teşekkür ederim sevincim. umarım görme kaybın yoktur, dekolaman baya ciddi bir şey. benim de miyom derecelerim çok yüksekti, 2010’da bir laser operasyonuyla şişe dibi camlı uzak gözlüklerimden kurtulmuştum.

  2. Leylak Dalı

    Çok geçmiş olsun Zehracım, her organ zor da onların varlıklarından sıkıntı vermedikleri sürece pek haberdar olmuyoruz ama göz her an bizimle ve her şeye lazım. Tez şifa bulmanı diliyorum. Başka bir sebeple de olsa gözde yüzen zımbırtılarla bir yıldır ben de hemhalim, pis bir durum, okumayı, bakmayı her şeyi etkiliyor. O yüzden seni çok iyi anlıyorum bir an önce geçsin gitsin diyorum. Sarıldım say. gözüne gelmese de belki ruhuna iyi gelir.

Leave a Reply to bochtscha Cancel Reply