önce melodimizi…

eğer istersen geçmişe ve geleceğe ulaşmanı sağlayacak uçuş denemelerine başlayabiliriz…

chiang, martı, r. bach

çalalım; yazdıklarıma eşlik etsin! uzun bir aradan sonra bu sabah dinlediğim bir albümden, Frida filminin soundtrack’inden melodimiz;

the journey

yani yolculuk.

martılarla ilgili bir güncelleme yapmalıyım. geçtiğimiz günlerde sürpriz bir şekilde üçüncü bir yavrumuz olmuştu. uzaktan gördüğüm yumurta gerçekti ve henüz kırılmamıştı. daha yeni gelen minnoşun heyecanına, sevincine doyamadan en hareketli yavru, yaramazım, ortadan kayboldu. muhtemelen evde olmadığım bir vakit veya gece başına bir şey geldi. bir şekilde hülya ve derya daha stresli ve hüzünlü gibi geliyor bana artık; belki de tamamen duygusal, bilmiyorum! elimde olmadan bu aile ile bir bağ kurdum; hayat onların için gerçekten çok zor… o bacanın en fazla bir metre çapında bir alanda kurdukları yaşam büyük bir mücadele alanı… bacanın ne tarafı gölgede kalıyorsa oraya yerleşiyorlar sıcak günlerde; yuva diye yaptıkları şeyden neredeyse eser kalmadı. taşın üzerindeler sürekli… şu anda size bunları yazarken, dışarıdan martı ve karga bağrışları geliyor. bakmaya korkuyorum…

yukarıdaki fotoğraflarsa sadece bir hatıra artık!

25 nisan 1986 yılında almışım richard bach‘ın martı kitabını. şu sıralar masamda duruyor, ara ara bakıyorum. en çok özgürlük üzerine yazılan bölümlerin altlarını çizip, yıldızlar koymuşum… kitap neredeyse tamamen dağılmış durumda… o yaşlarda en fazla ihtiyaç duyduğum şey özgürlük ve bağımsızlaşmaktı çünkü… sanırım, çocuklarımızla, son bir kaç jenerasyonla, aramızda olan en büyük farklardan birisi bu özgürleşme ihtiyacı! o özgürleşme için ne kadar çok şeyi feda ettik, kendimizden ne kadar çok vazgeçtik oysa…

son melodimiz de lila downs‘dan

I envy the wind

olsun.

2 Responses
  1. Geçenlerde benim de aklıma Martı takıldı, okurken çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Evde kitabı bir türlü bulamadım, sonra storytel’de dinledim.
    Nedense, o eski etkilenme haline biraz dudak büker halde bir his yaşadım, “bu muymuş?”
    Zihin oyunları mı, zaman etkisi mi, bilemedim.

    1. radyo z

      değil mi? ben de tam olarak öyle hissettim. çok “beylik” geldi bazı cümleler. ama o kadar başka bir şeye evrildi ki hayat, başka türlüsü de mümkün değil sanırım.

Leave a Reply