kategori

ya dünya!
bir kaybın acısı dinmeden yeni bir tanesi geliyor… dün de bu hayattaki en fazla sevdiğim yazarlardan birisinin daha, michel tournier’in kara trene bindiğini öğrendim. tanışmam üniversitenin son yılına denk geliyor. sahip olduğum ilk kitabı veda yemeği‘ne 92’aralık notunu düşmüşüm. savrulup durduğum üniversite yıllarının sonunda denk geldiğim bu kitap, kafamdaki taşların yavaş yavaş oturmaya başlamasının başlangıcındaydı sanki…...
Read More
çalışmaktan yoruldum çünkü. başımın içini uğultu dolu bir çuval gibi hissediyorum; sol yanında küt bir ağrıyla uğultunun derinliği artıyor… akşam saat 8.30’a kadar yine buradayım üstelik… dışarıda, bizim sırılsıklam olmuş sarmanla, ışığı seyrettik. daha doğrusu ben de seyrettim o paçalarıma sürtünerek beni ıslattı. iflah olmaz bir sevgi manyağı bu kız. kime çekmiş bilmiyoruz, ne annesi...
Read More
O gölde buzlarla çevrilmiş, binlerce yıldır ölüydüm. Uyandırdın. Uyandım ve yanmış bir ormanın sisinde buldum uykumu. Geceye yapıştı gövdem. Bir buzulun derin ışığından tene akan beyazlık hatırlattı; o gölde yürüdün sen. ten ve iz bırakarak. Bejan MATUR mart, 2010 John Berger, Lhasa de Sela dinler miydi? Yada Lhasa de Sela, John Berger okur muydu? Bilmiyorum....
Read More
bir ormanda kapanlara yakalanmadan, var olmaya çalışıyoruz adeta. bize nefes olsun diye chaima mahmoud dinleyelim… inni mnih diyoruz. [audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2016/11/Chaima-Mahmoud-Asha-İnni-Mnih.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”] işin arasında bu melodiyi sardım gün boyu.. masamdaki manolya tohumlarına baktım göz ucuyla… kuşlarımı “gökyüzüne saldım”… ve kara trene bindiği bugün, gülten akın’ın, telezaman şiirini...
Read More
dupont firması naylonu ticari bir ürün olarak açıklamış ve ilk naylon ticari ürün diş fırçası kılı olmuş. ardından naylon iplik üretilmiş ve amerikalı kadınlar 1940 yılının 15 mayıs günü tüm ülkede aynı anda satışa çıkan naylon çoraplarına kavuşmuşlar. ve sonra yıllar içerisinde hepimizin bildiği ve  şairin dediği gibi, “her şey naylondan…” olmuş… diyerek naylondan çıkıp şiire dalalım… bu...
Read More
yorucu ve bir tür girdap; döne döne aynı saçmalıkları yaşarken, dibe doğru sürüklendiğimizi hissediyorum bazen… buradan bir yere varmayacağım. söyleyip kaçıyorum 😉 *** iki gündür eğitimdeydim; sabahtan beri masama çöküp biriken işleri toparlamaya çalıştım. şimdi kendime bir ot çayı yaptım ve yanağımı okşayacak bir melodi ararken maria teresa vera ile karşılaştım. tam hayal ettiğim gibiydi....
Read More
her şey üstüme üstüme geldi… “en iyisi balığa çıkmak” dedim… işleri toparladım, ofisi kapattım… hemen kıyıya inip, beni arada balığa çıkaran balıkçıyı buldum. oltayı, yemi her şeyi benim için hazırlamıştı önceden. ben de bir büyük matara kahve ve bir küçük matara “pekmez” hazırlamıştım kendime. yıllar yıllar önce, odtü’de yurtlardan bir arkadaşımla, karlı soğuk ankara günlerinde,...
Read More
bayağı karanlıkta evden çıkıyorum… günün ilk ışıklarına neredeyse yetişiyorum. bilirsiniz sabahlar günün en sevdiğim saatleridir ve hızla ilerleyen servisin camından ışığın dalga dalga etrafı sarmasını izlemek bu dönüp duran hayatta en sevdiğim şeylerden biridir. bu sabah da öyle bir sabahtı… kulağımda anouar brahem trio‘un astrakan cafe‘sini dinlerken sabahın güzelliğinden gözlerim doldu. paylaşmasam olmazdı… [audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2016/10/Astrakan-cafe-02-Astrakan-cafe-1.mp3″...
Read More
bitti. ağır ağır, sevgili natalia’dan vedalaşmaktan korkarak bitirdim kitabı; kafamda kitabın başında yazan kısacık ama çok ağır bir cümleyle beraber: “canım, bütün bunlar hayat işte” kadınların kendi gerçekliklerini yaşadıkları, sıkıştıkları hayatın içinden anlatabildiklerini düşünürüm hep… bildikleri, izledikleri, öğrendikleri, hissettikleri, sürdürdükleri tek gerçeklikle, yaşadıkları hayatın izleri, kokuları, olayları ve tecrübe ettikleri her şeyle yeniden yeniden kendilerini...
Read More
amália rodrigues’in ölüm yıldönümü… ofisten uzak kaldığım iki günün ardından yoğun geçiyor gün elbette. az önce meryem’in her derde deva ot çayından alıp fado dinlemeye başladım. size de çalmadan olmazdı tabii… evet amália rodrigues söylüyor, tudo isto é fado [audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2016/10/Amália-Rodrigues-tudo-isto-é-fado.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]
Read More
1 8 9 10 11