burada uzun sessizlikler olması da ondan.. 8 mart için bir kelime bile edemedim, kadınlar için tek bir şarkı çalamadım… hayat öylece akıp gidiyor, zihnim bulanık ve işle dolu. geriye pek de bir şey kalmıyor zaten; berbat bir şey bu. emekli olup her şeyi unutup farsça öğrenmek, bütün bildiklerimi unutup, enerjimi bu inanılmaz güzel dile vermek...Read More
hem de cuma neşesi olsun diye, işe kısa bir mola vererek, radyo z’ye epey uzaktan, erzurum’dan katılan sevgili bilge için dinliyoruz şimdi. pink martini amado mio diyor. [audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2017/03/Amado-mio.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”] sevgili bilge de kırmadı ve ve benim ıssız ada sorularımı yanıtladı; pink martini tercihi bundan...Read More
düşlerin ve masalların geldiği ve her şeyin daha yavaş aktığı bir evrene kavuşmak hayaliyle, sevgili öykü’ye, nice yaşlara, nice masallı günlere, nice adımlanmış yollara diyerek hang massive çalıyorum. beats for your feet diyoruz. ve borges’den minik bir masalı usulca buraya bırakıyorum: “Chuang Tzu düşünde bir kelebek olduğunu gördü, ama uyandığında, düşünde kendini bir kelebek olarak gören bir...Read More
kim olduklarını epeydir çok merak ettiğim iki dinleyenim, aniden, ortaya çıktı. birisi sivas’dan diğeri tekirdağ’dan… eğer buralarda, yakınlarımdaysanız, böyle kısacık da olsa bir “ce” derseniz beni tahmin edemeyeceğiniz kadar mutlu edersiniz; aklınızda olsun… elbette onlara “kimsiniz, kimlerdensiniz” demedim; ıssız ada sorularımı sordum. bir insanı hafifçe tanımak için güzel ve yeterli sorular bunlar çünkü. şimdi hoşgeldiniz...Read More
taşla, kumla, çakılla, deniz kabuklarıyla biriktiriyorum, böylece gidemediğim yerler bana geliyor, böylece aslında hepimizin aynı toprağa bastığımızı ve aynı toprağa gideceğimizi hissediyorum… bu sefer yolcularım küba’dan. onları sabahtan beri güneşle yıkıyorum ve memleketlerinin şarkılarını dinletiyorum; çünkü iki farklı plajdan sökülüp bana getirilmişler. sağdaki iki tanesi ancon plajından, soldaki üç tanesi ise varadero plajından… bu güzel...Read More
kolayca kalktım bugün. aslında kalkmak genel olarak zor olmuyor da, karanlık ve soğuk bir sabaha çıkacak olmak fikri beni fena yapıyor epeydir; bugün bu durumla da sorunum yoktu. sakince hazırlandım, biraz daha belirgin bir makyaj yapıp, koyu yeşil bir far sürdüm; hatta pek yapmadığım bir şekilde farı yanıma da aldım… kahvemi yaparken, giovanni mirabassi‘nin gracias...Read More
havada tek bulut yok ve ben mutluyum. normalde bulutsuz havalar beni gerer ve mutsuz eder ama bunu özledim doğrusu. pırıl pırıl güneş iyi geldi… memleketin havasının ağırlığı yetmezmiş gibi üstüne çivi de çiviyi sökermiş niyetine cioran‘la söyleşilerin olduğu ezeli mağlup adlı kitabı okuyorum. şuraya küçük bir alıntı bırakayım: “… İktidarın kötü, çok kötü olduğuna inanıyorum. Onun varlığı...Read More
dolabımdaki en eski kıyafet tek bir tane değil… hepsi aşağı yukarı aynı yılların kıyafeti; yani okul yıllarımdan. bunları asla atamadım ve sanırım ömrümü tamamlayana kadar da hep benimle olacaklar. ilk yelek babaannemin anneme evlendiklerinde yatağın altında koy diye verdiği eski bir kilimden yapıldı. kendimi bildim bileli, hafifçe parçalanmış bu kilim annemlerin yataklarının altında dururdu. sonra...Read More
asla unutmak istemediğin anın? buna tek bir şey yazamam sanırım… kendi çocukluğum bir yana, kendi çocuklarımın küçüklüğünü asla unutmak istemiyorum; ama her şey gittikçe uzaklaşıyor sanki… burada #tbt niyetine eski bir yayın paylaşayım. asla unutmak istemediğim an’lardan biri olarak… 21 kasım 2008 … sabahtan beri atamadığım kaçma isteğini kağıtlarda gideriyorum… avrupa birliği yedinci çerçeve...Read More
bir kaybın acısı dinmeden yeni bir tanesi geliyor… dün de bu hayattaki en fazla sevdiğim yazarlardan birisinin daha, michel tournier’in kara trene bindiğini öğrendim. tanışmam üniversitenin son yılına denk geliyor. sahip olduğum ilk kitabı veda yemeği‘ne 92’aralık notunu düşmüşüm. savrulup durduğum üniversite yıllarının sonunda denk geldiğim bu kitap, kafamdaki taşların yavaş yavaş oturmaya başlamasının başlangıcındaydı sanki…...Read More