sabah kalktım ve…

… I am the walking woman who vanishes
The dreamer full of dreams
All is vanity
I swear on the eternity of the stars and the universe
that life is so fragile and evanescent
and that angels give their caring luminescence…

son beş altı gündür ihmal ettiğim sabah sporumu yaptım; dizlerimi, sırtımı, boynumu ve belimi güçlendiren bir dizi hareketin yanında dizlerimi fazla zorlamadan yaptığım tai chi hareketleri. çünkü gece, muhtemelen dizimdeki ağrının etkisiyle bir rüya gördüm.

genç bir kadın doktorun muayene odasında diz ameliyatı geçiriyordum; muayene masasında dizimde açılan kesiği izlemek çok acayipti. kesikten sonrası yok, odaya alınmıştım ve yataktaydım. on gün sonra tamamen iyileşeceğim söylendi ve ben okuldan on gün izin almam gerektiğini düşündüm; neden okul, hangi okul, kaç yaşındayım, hiç biri yok

başka bir rüyada da;

kendi doğum fotoğraflarımı toparlayıp bir albüm yapıyordum. siyah beyaz bir fotoğrafa uzun uzun baktım; annem yatakta ve ben kucağındaydım. içinde babam, ananem ve ablamın olduğu bir fotoğrafın aslı olmayan bir versiyonuydu bu; sadece annem ve ben vardık; fotoğraf dik bir şekilde daha yakından çekilmişti. Ali’den onun da kendi doğum fotoğraflarını bulmasını istedim. elinde bir fotoğrafla geri döndü. bizim fotoğrafımıza benziyordu; sultan anne bildiğim bambaşka bir fotoğraftaki yüzüyle yatakta, ali kucağında. yine dik çekilmiş, yakından ve siyah beyaz; aslında hiç olmayan bir fotoğraf… sultan annenin arkasında sarı bir ışık farkettim sonra, ananemin belli belirsiz silueti oradaydı. başının üstünde bir düğümle toparladığı beyaz tülbentiyle gülümsüyordu. şaşkınlıkla uyandım…

***

sabah kahvemi yapıp çalışmaya başladıktan bir süre sonra pınar whatsapp’dan yazdı;

günaydın, rüyamda seni gördüm. uzun zamandır ilk defa huzurlu uyandım. yalnız rüya çok komik maltepe belediye başkanıydın“.

bayağı sesli bir kahkaha attım burada. bu rüyada muhtemelen benim yıllardır devam eden gömülü çöp kutularla ilgili mücadelemin etkisi vardı; sonra devam etti pınar;

sonra imamoğlu istifa etmiş ve senin İBB başkanı olmanı istemiş. sen de kabul etmiyorsun, asmam gereken çamaşırlar var diyorsun.”

artık kıkırdamaya başladım ve “cumhurbaşkanlığı istiyorumdur” yazdım. o devam etti;

evlerimiz karşılıklı, kocaman balkonları var, ikimiz çamaşır asıyoruz. sen aynı renkte, hepsi yavru ağzı şeyler asıyorsun, benimkilerin de hepsi gri. yanımda birisi var, ona bak görüyor musun Zehra renkleri çok sever diyorum“. sonrasında uyanmış.

çamaşırların rengi meselesine “instagram etkisi” yazdım.

o “niye ki” yazdı.

genel olarak renklere çalışıyorum orada, hissetmişsindir” yazdım.

çok özlemişimdir, ondandır” yazdı.

sonrası bize ait diyerek canım pınar’a bir şarkı geliyor şimdi (10.30).

ofise gitmiyorum artık. haftada üç gün evde üç gün ofiste çalışma planımdan vazgeçtim; evin konforunu sevdiğim için daha da önemlisi iki farklı çalışma masasının konsantrasyonumu bozmasından… bazen sıkılıp dışarı çıkıyorum, yürüyüş yapıyorum ve remzi kitabevi’nde çalışmaya devam ediyorum. bu ritmi sevdim. bugün de evdeyim. yepyeni ve ayrıntısına burada asla girmek istemediğim bir enfeksiyon hastalığını öğrendiğim makalenin dil düzeltmelerini bitirdim.

sonrasında makinaya attığım çamaşırları çıkardım ve mutfak işlerine daldım. brokolileri hafifçe buharda pişirdim, kerevizli ve kuru domatesli barbunya pilaki yaptım. salata için yeşillik yıkadım. yani renklere çalıştım

bütün bu işleri yaparken halk tv’de burak tatari’nin dünya varmış programını dinledim. brezilya’da ve iran’da olan olaylar, suriye ile ilişkiler falan derken program çok acayip bir habere geldi. pakistan’da halk kendi bulduğu doğal gazı, tamamen kendi yöntemleriyle çıkarıp satmaya başlamış ve insanlar evlerine balon gibi naylon poşetlerde doğal gaz götürüyormuş. evde kullandıkları mutfak tüpünden yüzde seksen seksen beş daha ucuz olan bu doğal gaz balonlarının tehlikesinin de herkes farkındaymış…

bu çok sevdiğim programı her dinlediğimde, adına takılıyorum ve güzelim dünya varmış hissini ne kadar az yaşadığımızı düşünüyorum (16.50).

***

şimdi bütün yazıyı toparlarken kulağımda şahane bir albüm dönüyor. twitter’dan canım bahar’la bir şarkı paylaşmak için daldığım bu albümden bir süre çıkabileceğimi sanmıyorum. siz de dinleyin derim… bir süreliğine her şeyden uzaklaşın, diğer bütün sesleri, hisleri ve içinizdeki karmaşayı durdurun, sesi açın ve kendinizi müziğe bırakın…

içinde rüyalar, renkler olan bir albüm bu. bazılarınıza dünya varmış hissi yaşatabilir.

şarkılarının sözlerini merak ederseniz tıklayın lütfen. ingilizce sözlerle tüm şarkılar var.

1 Response
  1. Ben de biraz önce Twitter’de kocaman naylon torbalara doldurdukları doğal gazı evlerine taşıyan Pakistanlıların fotoğraflarını görüp şaşmıştım, hatta kocamla nasıl kullanabileceklerini müzakere ettik :)))
    Çamaşırlarını astıktan sonra İBB Başkanı ya da Cumbaş olursan bizi de görürsün elbet diye umuyor, sevgilerimi yolluyorum :)))

Leave a Reply

kategoriler