yılın son günü…

gece saat 3.10… saat ikiden beri uyanığım… bir süre salondaki koltuğa geçip uyumaya çalıştım ama gece beni tamamen ele geçirdi; onun evreninin rüyalarla çevrili bulutsu yakasında değilim sert ve karanlığını en yoğun şekilde hissettirdiği yerdeyim…

salonda yılbaşı ağacının ve bilgisayarın ışığı var sadece. ocak ayı olmasına rağmen ev soğuk değil… kalorifer yanmıyor…

bu yılbaşı bize kar değil, ışıklara boğan gün batımları verdi. son üç dört gündür pembeden sarıya, turuncudan mora dönen gün batımları yaşıyoruz; daha çok güzün ışığı bu, soğuğun, karın ve yağmurun ışığı değil!

dün gece gördüğüm rüyayı düşünüyorum sürekli… deniz kenarındayım… üzerimde mavi çiçekleri olan askılı bir elbise var… kumaşı üniversite yıllarımda giydiğim bir elbisenin kumaşı; rüzgarda üzerimde ifil ifil… kum değil, çakıl taşlarından oluşan bir sahil… ve tam köşede duruyorum… neredeyse doksan derece açıyla birbirinden ayrılan iki sahilin tam köşesinde… a. fotoğrafımı çekiyor… o yüzden arkamda çırpınan masmavi denizi ve “kendimi” görüyorum sadece. çok gencim, rüzgarı hissederek baktıkça kendimden çok kızıma dönüşüyorum… sonra kendime geri dönüyorum… zihnimde karşımda duran sahilin nasıl olduğu düşüncesi var… merak ediyorum ama sadece kendimi görüyorum. bakış açım sadece buna izin veriyor… uyanıyorum…

uyandığımda göremediğim sahilin phaselis’in üçüncü limanı olduğunu düşündüm… kesinlikle öyleydi, bundan eminim…

***

2020 yılı zor ve tüketen bir yıl oldu… asla unutamayacağımız bir yıl… sahilin göremediğim kısmının 2021 yılı olduğunu hissettim dün ara ara… değiştirmem gereken şeyler var… cesaret etmem gereken ve yüzümü gerçekten dönmem gereken başka bir perspektif…

2021 yılı için umut, neşe, bolca sarılma, buluşma, gezme, dolaşma diliyorum hepimize…

ama her şeyden önce bence derin bir sessizliğe ihtiyacımız var… herkesin artık bir kendi iç sesini duymaya başlaması gerekiyor, kendi sözcüklerimizi bulmaya, kendi hikayelerimizi anlatmaya, unuttuklarımızı geri çağırmaya ihtiyacımız olduğu net.

radyo z’de yılın son parçası son bir saattir döndürdüğüm bir max richter melodisi olsun. mp3 veya youtube videosu olarak bulamadım ne yazık ki. buraya spotify bağlantısını bırakacağım.

evet

we circle through the night, consumed by fire

diyorum.

***

2 Responses
  1. “ama her şeyden önce bence derin bir sessizliğe ihtiyacımız var… herkesin artık bir kendi iç sesini duymaya başlaması gerekiyor, kendi sözcüklerimizi bulmaya, kendi hikayelerimizi anlatmaya, unuttuklarımızı geri çağırmaya ihtiyacımız olduğu net.”

    Sevgili Z.,
    İç seslerimizi net şekilde duyacağımız huzurlu bir yeni yıl diliyorum.
    Sevgiler. 🙂

  2. Buraneros

    Bu yıl geçen yılı kıskandıracak diye ümit ediyorum, hatta ümitten öte bir his; başlangıçta çok daha ürkektik, korkmuştuk ve hayattan el çekmiş gibiydik. Sonra biraz daha anlar olduk, tedbirleri aldık ve usuldan usula hayatın kapısını araladık, bir ara ardına kadar açtık neredeyse, sonra kapattık. Fakat sanıyorum artık biraz daha kafa tutar hale geldik, tedbirliyiz, dikkatliyiz ve bir nebze de olsa hayatla ilişkimiz daha sıkı fıkı… diye düşünen bir “iyimserim”:)

    Geçen yılın egemeninin egemenliğininin sona erdiği, hatta unutulduğu bir yıl diliyorum ben de: Onun egemenliğinin yerini daha çok müzik daha çok sanat, daha çok sokakların aldığı…:)

Leave a Reply