geriye kalan metinleri yavaş yavaş buraya aktarmaya çalışacağım… bu ilk olsun… serseri mayınlar mart 2010’un sonlarında vizyona girmiş; muhtemelen bunları bir nisan günü yazmışım… bu yayına fotoğraf bulmak çok zor oldu benim için ve bir nina zilli fotoğrafı eklemeye karar verdim. *** dönüş yolu… yine ankara’dan; alışveriş merkezlerine ve sitelere gömülmüş ölü bir şehirden… 3 gündür...Read More
üşüdüm ve eve geldiğimde hafif acılı ve sarımsaklı bir tarhana çorbası yaptım… ali çalıştığı için akşam yemeğinde yoktu; çocuklarla yalnızdık. genel olarak bağrış, çağrış ve gülüşmelerle geçen akşam yemeğimiz bugün sakin ve durgundu… yemeğin sonunda herkes odasına çekildi; ben kendi başıma masada bir süre daha oturup pencerenin dışında uçan kuşları izledim ve kalan şarabımı yudumladım…...Read More
sarı papatyalar, mimozalar ve sarı yoncalar her yerdeydi çünkü; ve mimozaların kokularına portakal çiçeklerinin kokusu karışıyordu… bir şekilde mesafeli durduğum ve ziyaret konusunda çekincelerimin olduğu kıbrıs’a, ali gidelim dediğinde bahar olduğu için ve görmediğim bir yer olduğundan tamam demiştim; hafifçe hayal kırıklığına uğrayacak olmanın endişesiyle aslında. biraz bahar olması beni rahatlatıyordu; en nihayetinde akdeniz’de bir ada...Read More
çıkış için, herşeyden, itişten kaçıştan, gürültüden, uğultudan uzakta, akdeniz’in ortasından, girne’den kendimi yüzeye doğru yavaşça bırakıyorum ve soluksuz bir şekilde yeniden ortaya çıkıyorum… geride bıraktığım yarın yüzyılı kutlamak için bunca senedir hep mesafeli durduğum bu ada’ya geldik… doğduğum topraklara, suya yakın diye… akdeniz diye… yeni bir yer diye… yeni bir nefes diye… iyi yaptık; kesinlikle iyi yaptık… burası insanın, en...Read More
eskisi gibi buraya yazmak konusunda da pek istekli değilim sanırım; hayatla bağ kuran sözcüklerle aram iyi değil epeydir… ama tatar çölü’nü okudum ve bitirdim; buraya yazmasam olmazdı. bu kitabı okumanın tam sırası mıydı yoksa okunacak en kötü zamanda mı okudum hala emin değilim. bu kadar köşeye sıkıştırıldığımız bir hayatın içinde bir kalede mahsur kalma metaforuna...Read More
günlerce onu dinlerim…bir yazarı kaybettiğimizde ise tahmin edersiniz onun metinlerine, söyleşilerine geri dönerim; bir tür veda etme biçimi bu benim için, bir tür “dua“… şu sıralar da ursula ile vedalaşıyorum… fotoğraflarına bakıyorum ve söyleşilerini okuyorum. yıllar önce, karanlığın sol eli gibi bir kitap yazıp, bütün bildiğimiz ve bize dayatılan cinsel kimlik anlayışını kökünden değiştiren bir...Read More
bahara döndü. öğleyin bahçede, söğüt ağacının altında bizim sevgi manyağı, sincap kuyruklu sarmanımızla, ursula okudum. bir ara okuduğum şeylere şaşıp kendi kendime “çok acayip” diye mırıldandım; içimden geçen, hayatın ne kadar acayip olduğuydu. sarman, bacaklarıma yasladığı kafasını çevirip bana sessizce baktı ve “bence de” dedi… sonra durdum, yüzeyinde ışıkların pırıl pırıl parladığı denize baktım ve sevgili...Read More
The westernmost island of the West Reach, and of the whole of Earthsea; inhabited solely by Dragons. Few humans have ever visited it. Known for the saying “As long ago as forever and as far away as Selidor” uyanacağımı biliyordum ve o sabahın gelmesinden nasıl korkuyordum anlatamam. elbette bu ölümlü dünyada, bizim kocakarı...Read More
bitirmem gereken işi bitirdim. çıkmadan önce bugün kara trene binen enver ercan‘dan bir şiir okuyalım… … kentin kalabalığına karışıp yürü kimse korkmasın bakışlarından üstün başın boydan boya gökyüzü çocukların ellerine bulaşsın dursun nasıl olsa hala güzel masallara inanıyorsun. *** sonra da bütün gün döndürüp durduğum villagers şarkısını dinleyelim memoir diyorum. [audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2018/01/Villagers-Memoir-Official-Audio.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff”...Read More
dokuz milyon kişinin aşırı yalnızlık çektiği ve 200 bin civarında yaşlı insanın bazen aylarca kimseyle konuşmadığı raporu üzerine bir yalnızlıklar bakanı atandı; zamanın ruhu yeni meslekler ve pozisyonlar yaratıyor! dün bu haberi dinlediğimden beri, içinde yaşadığımız hayatın acayipliğini düşünüyorum sürekli. bir tarafta hakikaten kimseyle gerçek bir temasının olmadığı reel bir yalnızlık diğer yanda inanılmaz bir kalabalığın...Read More