tamamlamam gereken işi,  iki ekran ve açık altı pencere arasında gidip gelerek yaparken günün erken  saatlerinde başlayan baş ağrım inanılmaz bir hal aldı.

şimdi durdum ve bugün içeceğim üçüncü ağrı kesici niyetine,

hüsnü arkan ve erkan oğur‘dan

fikrim yok‘u döndürmeye başladım.

belki de hiç ağrı kesici almamalıydım!

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/05/Hsn_Hsn_Arkan_Erkan_Our_-_Fikrim_035257_24032020.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

fotoğrafı sabah çektim. şu sıralar kampüste yaptığım yürüyüşlerde alakasız yerlerde gördüğüm, bir anlamda yolunu kaybeden minik incir fidanlarından biri bu. kızılçam ağaçlarının kuytusundaki bu güzelliğin ne kadar büyüme şansı var bilmiyorum…

şahane kitabı mutfağın hatıra defteri buluşmasında tanışmıştık sevgili arpi veya benim bildiğim adıyla küçük joe ile. keyifle takip ettiğim bir blog yazarıyla tanışmıştım böylece ve sanırım o da radyoyu o tanışma sonrasında takip etmeye başladı.

#covid19 günleri oyununa mutfağı, ekmeği ve burada hiç çalmadığım bir sesle o da katıldı; evet sözü ona bırakıyorum;

 

Merhabalar, işte bu sabah kahvaltıda yediğim ekmek ve mutfaktaki yemek masam. Bir yandan Spotify’dan Rouben Hakhverdyan dinliyorum : why the poets  and dogs are friends diyor. Her dediğini anlamıyorum çünkü Ermenistan lehçesiyle yazılmış bir şarkı ama kulağıma  çalınan tanıdık bir iki sözcüğün  birbirine ne kadar yakıştığını sezebiliyorum . Ve edebiyatın ve sanatın özü ve güzelliği üzerine düşüncelere dalıyorum…”

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/05/ruben-hakhverdyan-why-the-poets-dogs-are-friends.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

Işık karanlığın sol elidir
karanlık da ışığın sağ eli.
ikisi birdir, yaşam ve ölüm, yan yana
yatarlar kemmerdeki sevgililer gibi,
tutuşmuş eller gibi,
sonuçla yol gibi.

— Tormer’in Şarkısı (Karanlığın Sol Eli ,  Ursula Le Guin)

 

 

 

güney sudan’dan, canım ege de katıldı:

Pandemi’nin ilk günlerinde yine Güney Afrika’daydım. Çin’deki vakaları endişe ile takip etmiştim ama tüm dünyaya yayılacağını düşünmemiştim. Avrupa’ya, özellikle ailemin ve arkadaşlarımın yoğun olduğu Fransa ve İtalya’ya yayılımı arttıkça endişem korkuya yer yer paniğe dönüştü. Birçok arkadaşım yakınını kaybetti. Konuşmak isteyebileceğimi düşünmüştüm ama giderek içime kapandım ve dünya genelindeki rakamları ve izlenen politikaları takip etmeyi bıraktım. Sanırım yıllardır savaş bölgelerinde olmam bana bir tür bağışıklık kazandırmıştı; kendimi ve ailemi her koşulda sanatla iyileştirebilmiştim. Yine sanata ve işime sığındım. İlk zamanlar odaklanma sorunu yaşasam da giderek bunu sevdiğim kitapları yeniden okuyarak aşmayı başarmıştım. Şimdi temiz suya ve gıdaya erişimin güç olduğu bir bölgede, bulutsuz sarımsı gökyüzüne bakıp uzun nefesler alıyorum, geçecek diyorum kalbime, geçer, hep. Ama nasıl? Sonrası nasıl olacak? Sonra nasıl olacağız…

***

ege’yi gün yüzüyle bir kez olsun görmedim ama  sanki çocukluğunu bildiğim, bazen koşarak yanına gidip sarılmak istediğim, içimden konuştuğum, o bilmese de şarabına, kahvesine eşlik ettiğim birisi o.

***

sevgili ege, sonrası nasıl olacak, nasıl olacağız bilmiyorum, bilmiyoruz elbette ama şarkıda söylediği gibi bir yolunu buluruz; hep buluruz!

güler özince söylüyor.

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/05/bulurum_yolumu.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

 

“… Zihnim bi sussa
O kadar sussa ki
Sonunda kalbimi duysam
Aklıma yatsa
Ardımda bıraktığım o küçük çocuğun yanına
Yol alsam…”

… Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur,

içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder…

C. G. Jung

 

 

bütün baba ailemi bir akşam yemeğinde ağırladım. bir araya gelme nedenimiz üzüntülü bir şey içindi ama nedense herkes çok keyifliydi; muhtemelen bu ailenin bilinçaltıma işlemiş hayata bağlılığı ve enerjisindendi bu hissediş

diğer yanda yemek telaşı, sofra hazırlığı ve kalabalık derken her şey çok kaotikti; kimbilir belki bu kaos da bilinçaltımdandır.

sabah kampüste uzun bir yürüyüşle ofise doğru gelirken rüyanın bütün ayrıntılarını, renklerini ve duygusunu tekrar tekrar düşündüm ve bir araya gelmeleri ne kadar özlediğimi hissettim.

ve bütün bunlar olurken tesadüfen, fona çok iyi oturan yeni çıkmış bir şarkıya denk geldim…

***

şu anda ofisin penceresi tamamen açık, nefis bir kahve kokusu sardı her yeri, dışarıda kırlangıçlar neşeyle uçuyor ve ben hala hakan kurtaş ve kalben‘in birlikte söylediği bu şarkıyı döndürüyorum.

evet tesadüfen

diyoruz.

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/04/hakan-kurtas-kalben-tesadufen.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

 

 

“… Gözümü bir kapasam, ormanlara tırmansam

Kalbimi tam orta yerinden birden kımıldatsam

İçinden bir şey çıksa, kükreyen bir kaplansa,

Tek başına yola çıkarken uyanmakta…”

 

 

“… Leylaklar açmış gördün mü?
Dallardan bahar inmiş duydun mu?
Karanlığın içinde bir ışık var
Mor mor mor leylaklar…”

— Hüsnü Arkan

 

 

leylakcım,

mesajında “Nasılsın diye sorsam mı bilemedim, eminim ki aynı inişli çıkışlı ruh halleri içindeyiz.” demişsin ya; ben onu okuduğum an seninle içimden konuşmaya başlayıp her şeyi tek tek anlattım haberin olsun. aslında yazmalıyım değil mi? belki onu da yaparım kim bilir. şimdilik varsay sana sımsıkı sarıldım…

burada susup sözü sana bırakıyorum elbette…

***

 Günlerdir bir başkasının hayatını yaşıyor gibiyim. Rutinim kaydı, kafam boşaldı, kalbim endişeyle çarpıyor. Sabahları göğsüme oturmuş koca bir öküzle uyanıyorum sanki, yataktan kazımak gerekiyor kalkıp günlük hayata başlayabilmek için, yorgan altı nisbeten huzurlu. Uzunca bir süredir gönül huzuru var ve endişe yoksa hayat güzeldir düsturunu edinmiştim ama bu günlerdeki gibi dibine kadar hissetmemiştim. Kendimden ziyade uzaktaki sevdiklerimin kaygısıyla yorgunum. Günlerim fotoğraftaki çalışma masamla balkon arasında paylaşılmış gibi. Zorunlu temizlik faaliyetleri ve yemek dışında ayaklarım ya birine, ya diğerine götürüyor. Balkon bizim yaşadıklarımızdan habersiz, çınar yeşilin en güzeliyle yapraklanmış, serçeler sabahın erkeninde başlıyor konsere, kumrular kuğurdayarak aşklarını ilan ediyorlar birbirlerine, kimi zaman orada burada bulduğum kurumuş çam iğneleri yeni gelecek bir yavrunun haberini veriyor, yuva yapıp yumurtlama çabasındalar. Bazen kocaman, kara bir karga gelip konuyor çınarın dallarına, o zaman bu sayfanın sahibinin kulaklarını çınlatıyorum mutlaka. Kimi zaman çay, kimi zaman kahve, kimi zaman bir kitap, kimi zaman da marketten alınıp güneşe serilerek çilelerinin dolmasını bekleyen erzaklar eşlik ediyor balkon saatlerime. Esinti ürpertir ya da güneş yakarsa içeri geçiyor bilgisayarın başına çöküyorum, haber sitelerine ya da Twitter, Facebook gibi sanal sayfalara takılmazsam orada başka bir dünya var, yazıyorum, okuyorum, haberleşiyorum,  bir diziye veya filme takılıyorum. Bazen bir kitap yoldaşlık ediyor ama diyorum ya sanki ben başka biriyim, hızım kesildi, eskisi kadar seri okuyamıyorum, yaptığım yemekleri bile sanki başkası yapmış, aldığım tat farklı. Şehri özlüyorum, denizi, portakal çiçeklerini, parkta yürümeyi, en sevdiğim cafede bir şeyler içmeyi, baharla coşan ağaçları, arkadaşlarımı, gölgemin bana eşlik etmesini, her yere elimi rahatça sürebilmeyi. maskesiz nefes almayı. Bir öngörüş ya da temennide bulunmak da gelmiyor içimden, bize yazılmış bir senaryoyu itiraz hakkımız olmadan oynuyoruz, yönetmen ne zaman son derse o zaman bitecek.

Yazı da Göksel Baktagir‘in en sevdiğim kanun sololarından biriyle bitsin: “Yalnız Sen/Sultaniyegah Saz Semaisi.

Her yeni güne sevgiyle gülümseyin…
Nurşen Güllüoğlu

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/04/leylak.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

Belki önemli değil ama çekip gidelim kedilerin kendilerinin olan akşamına.”
— Turgut Uyar

 

 

son iki bahardır misafirleri oluyor; 23 nisan günü yenidoğanlarını toplayıp gelen anne kediler bunlar. fotoğrafta gördüğünüz bu yıl gelen anne ve iki yavrudan birisi…

ablam şarkısını isterken,

“... portakal çiçeklerinin kokusunu içime çeke çeke corona günlerinin iç huzursuzluğunu balkonumda atlatıyorum…

yazıp kahvesi eşliğinde bir balkon fotoğrafı iletmişti ama son durum bu… sanırım, annemle birlikte, 23 nisandan beri balkonu eskisi gibi kullanamıyorlar 😉

bu durumda ablamın bahar şarkısını hem ona ve hem bu güzel haşin anneye çalalım değil mi?

ezginin günlüğü

nazende

diyor.

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/04/Nazende.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

… eğer kendinizle bütünleşmiş değilseniz,

diğer insanlarla asla bütünleşemezsiniz…”

― hatun q’ero köyünden bir şifacı, peru and dağları

 

 

sevgili neslihan  bu paylaşımını dünya gününde yapmıştı. biraz gecikmeyle aşağıda çok güzel bir şaman öğretisi ve melodiyle birlikte notunu iletiyorum.

radyo z yıllardır çok güzel insanları karşıma çıkardı ve hayat aslında şahane bir şey dememi sağlayacak çok şey yaşattı; şaşırtmadan devam ediyor…

ve sevgili neslihan aşağıda sana bir video var;

across the hummingbird bridge

***

… Burası benim çalışma odam, kendimle kalma alanım. Çoğunlukla masamda çalışıyor, yazıyor, ilham alıyorum. Bir numaralı asistanım Coffee de aşağıda ya masanın ayaklarının dibindeki şiltesinde ya da benim ayaklarımın üstünde uyuyor genelde.

Geçen haftalarda dahil olduğum bir şiir, alıntı, yazı zincirinden bana ulaşan ve çok hoşuma giden bir Şaman öğretisini paylaşmak istiyorum. Hem bugün Earth Day hem de yarın Boğa’da Yeniay…

Bir Şaman öğretisi der ki,

Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz.
Nehirler kendi suyunu içemez.
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez.
Güneş kendisi için ısıtmaz.
Ay kendisi için parlamaz.
Çiçekler kendileri için kokmaz.
Toprak kendisi için doğurmaz.
Rüzgar kendisi için esmez.
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz.

Doğanın anayasasında ilk madde şudur…
Her şey birbiri için yaşar.
Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur.
Eski çağlardan süre gelen bir anlayıştı bu
Bütünlüğü anlatırdı…

Özü iki cümleydi..
“Ben biz olduğumuz zaman ben olurum.”
“Ben, ben olduğum için sen, sensin.

“In Lak’ech Ala K’in”
…..
Ve müzik olarak AVA‘dan Waves.

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/04/waves.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

Sevdiğim müzisyenleri dinlemek sevilecek başka yeni keşifler getiriyor. Nitin Sawhney’nin hazırlayıp sunduğu bir radyo programından henüz dinleyip bayıldığım bir parça oldu Waves.
Döndüre döndüre dinliyorum.

Size de keyif vermesi dileğiyle, sevgiler.”

 

diyerek tam da şu fotoğrafın çekildiği yıllarda çıkan ve  ablamla birlikte  çok sevdiğimiz bir şarkıyı çalıyorum şimdi…

bizim evimizde, yeşil pötikareli masa örtüsünün sahne kıyafeti, ütünün kordonunun mikrofon olduğu zamanlardan bu şarkıyı gökben söylüyor,

şiribim şiribom 🙂

hamasetten uzak, çocukların hakikaten eğlendiği ve güldüğü, geleceğe güvenle bakabildiği ve hayal kurabildiği bayramlar diliyorum elbette…

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/04/siribim.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

“… So when I hear about
The hole in the sky
Saltwater wells in my eyes…”

julian lennon, saltwater

 

oyuna ara verip julian lennon‘dan

saltwater‘ın dinleyelim.

julian lennon, john lennon’ın ilk çocuğu ve babasına hem yüzünün hem sesinin benzerliği inanılmaz; beatles’ın “diamond with the diamonds“, “hey jude” ve “good night” şarkılarına doğrudan ilham kaynağı olduğu söyleniyor…

şuradan da şarkının videosunu izleyin derim. bazı şeyler çok tanıdık gelecek!

[audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/04/Julian-Lennon-Saltwater.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]

fotoğraf sabah yürüyüşünden…

1 14 15 16 17 18 43

kategoriler