bu yaz urla’nın…

“there is a universe inside your head, constellation of things you left unsaid“*

lauren aquilina

o buz gibi denizinde yüzerken neden yıllar içinde soğuk sularda yüzmeyi sevmeye başladığım konusunda bir “aydınlanma” yaşadım! artık suyun içinde kaybolmayı, suyla bir olmayı değil suyu tamamen hissetmeyi seviyordum ve istiyordum… kendimi, varlığımı o buz gibi suyun içinde yeniden her hücremle hissetmiştim adeta!

içinde yaşadığımız bu çılgın, her gün her şeyin yeniden yeniden zıvanadan çıktığı bu hayatta, kendimizi hissetmenin ve aklımızı korumanın bir yolu kaldı mı bilmiyorum. ama artık etrafımızı saran seslerden, görüntülerden, isyanlardan, yalanlardan, yorumlardan, itiş kakıştan sağır, dilsiz ve kör olduğumuzu biliyorum…

kusar gibi konuşurken, yazarken nasıl da dilsiziz aslında…

sürekli önümüzde akıp giden görüntülerin, yansımaların, renklerin karmaşasında kamaşan gözlerimiz nasıl da kör

***

en son bu yukarıdaki satırları yazıp bırakmışım; muhtemelen kendi hissettiklerimden korkarak yazmaya devam etmedim… şu anda ise farklı hissettiğim için değil, devam etmekten ve her şeye rağmen babamın dediği gibi “hayat güzel” demekten vazgeçmediğim için buradayım… yazmak öyle yada böyle kendimi ifade etmek için, buz gibi bir suyun içinde olduğu gibi, kendimi hissetmek için en iyi yol…

şu anda “iş” olarak yaptığım metin düzeltmelerinin arasında, kurulamayan cümleleri toparlarken, yeniden yazarken, ne demek istendiğini anlamaya çalışırken, kendi sözcüklerime yabancılaşmak istemiyorum, bu dilsizler dünyasında susmak istemiyorum; yazmaya devam etmek zorundayım…

ama şimdilik susuyorum ve this bitter earth / on the nature of daylight diyorum.

*”kafanın içinde bir evren var, söylemediklerinden oluşan takımyıldızlar.”

6 Responses
  1. Ceren

    Evet lütfen! Ve bu sayede bizi de en çok “susması gerektiği halde hâlâ ve inatla konuşanlardan / yazanlardan korumuş olacaksınız…. Öyle ihtiyacımız var ki buna!

Leave a Reply

kategoriler