kategori

başka dünyalar mümkün
yürüyüş yaparken youtube’dan gündeme dair yorumların yapıldığı bir programı dinliyordum… kendine bu kötülüğü neden yapıyorsun diyenleriniz olabilir tabii ama epeydir yoğun bir şekilde olan biteni takip etmeye geri döndüm… *** neyse şimdilik meselenin bu kısmı önemli değil… önemli olan kurumuş çam yapraklarının arasında ve bir mantar öbeğinin üzerinde fark ettiğim gün ışığı… bir an bu...
Read More
az önce geldi… onu sessizce içeriye alırken, kendimi rüzgarın ve yağmurun sesine, toprağın kokusuna bıraktım… *** artık bambaşka bir yerdeyim ve lou reed içimde vanishing act‘i söylüyor.
Read More
yazmadım; içimden gelmedi çünkü… buraya yazmamanın yanı sıra hayatın ekrana yansıyan yüzünden de uzaklaştım biraz; uzaklaşmanın ötesinde sıkıldım sanırım. haftalık olarak telefona gelen ekran süresi raporlarına bile yansıdı bu durum… daha fazla okuyorum hatta yepyeni bir deneyim yaşayarak storytel  maharetiyle kitap dinliyorum; yıllardır okumak istediğim saatleri ayarlama enstitüsü‘nü hem dinledim hem de aynı anda okudum...
Read More
son iki günündeyiz. buz gibi ege denizinden ve inanılmaz keyifli bu evden ayrılmak çok kolay olmayacak pazar günü; bir yanımızı burada bırakacağız… ilk hafta antalya’da tam olamasa da, burada, bodrum gümüşlük’de  “pause” tuşuna basmış gibiyim. bizim dışımızda olan bitenden büyük ölçüde koptum, bize dayatılan hayata göz ucuyla bakıyor gibiyim… denizi seyrediyorum, o buz gibi suyun içindeyken...
Read More
… Peri masallarını gerçek olana kadar fısılda Gecenin bizi nasıl hissettirebileceğini merak et… — washti bunyan, glow worms     yeni bir normale dönüyor gibi görünüyor ama sanırım baharın bambaşka bir bahar olduğu gibi yaz da bambaşka bir yaz olacak! her yıl doğanın yeniden uyanışı beni heyecanlandırır ve o yeniden uyanışı takip etmeyi çok severdim...
Read More
“… Ooo biri anlatsın hemen Nedir bu normal? Ooo canım sıkıldı artık Yoksa ben miyim anormal?…“ — bülent  ortaçgil     normalleşmeye başladık… her normalimiz de olduğu gibi yine harikalar yaratıyoruz tabii; bu konuda hiç hayal kırıklığı yaratmadığımız muhakkak! neyse, buradan devam etmeyeceğim… sadece şahane bir şarkı çalıp kaçacağım. emel mathlouthi söylüyor holm [audioplayer file=”http://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/05/holm.mp3″ bg=”b6b4b2″...
Read More
“Işık karanlığın sol elidir karanlık da ışığın sağ eli. ikisi birdir, yaşam ve ölüm, yan yana yatarlar kemmerdeki sevgililer gibi, tutuşmuş eller gibi, sonuçla yol gibi.” — Tormer’in Şarkısı (Karanlığın Sol Eli ,  Ursula Le Guin)       güney sudan’dan, canım ege de katıldı: “Pandemi’nin ilk günlerinde yine Güney Afrika’daydım. Çin’deki vakaları endişe ile takip...
Read More
diyerek tam da şu fotoğrafın çekildiği yıllarda çıkan ve  ablamla birlikte  çok sevdiğimiz bir şarkıyı çalıyorum şimdi… bizim evimizde, yeşil pötikareli masa örtüsünün sahne kıyafeti, ütünün kordonunun mikrofon olduğu zamanlardan bu şarkıyı gökben söylüyor, şiribim şiribom 🙂 hamasetten uzak, çocukların hakikaten eğlendiği ve güldüğü, geleceğe güvenle bakabildiği ve hayal kurabildiği bayramlar diliyorum elbette… [audioplayer file=”http://radyoz.info/wp-content/uploads/2020/04/siribim.mp3″ bg=”b6b4b2″...
Read More
  “Kıyıya vurmadıkları sürece, balıklar suyun farkında değildirler…” ― ursula k. le guin   sevgili orhan katıldı; inanılmaz güzel bir ejderhanın gölgesindeki çalışma masası, ursula le guin’e yazılmış bir mektup ve şahane bir melodiyle. bir süre önce ben de, ‘bütün bu çılgınlığı yaşasaydı ne derdi acaba‘ diye düşünmekten kendimi alamamıştım… melodimiz dirk maassen‘den la mer....
Read More
beni çok gerdi; bu kadar konuşulup maske bulunamıyor olması bir yana aslında kullanılma biçimini düşündüğümüzde hiç bir işe yaramayacağı, hatta daha kötü olabileceği gerçeği var. üstelik her gün serviste ve iş yerinde ofis dışına çıktığımda kullanmak zorundayım. boğulma hissi yaşıyorum sürekli; berbat bir şey! diğer yanda sürekli maskeli insanlarla karşılaşmak garip bir şey. ne yaşadığımızın,...
Read More
1 3 4 5 6 7

kategoriler