yakmayan bir güneş ve taze, üşütmeyip daha çok canlı tutan bir serinlik… öğle tatilinde şu gördünüz masada iş arkadaşlarımla tatlı bir sohbetin eşliğinde keyifle yemek yedik. canım hiç içeriye girmek istemedi. saatlerce dışarıda kalıp en sevdiğim mevsimin, en sevdiğim ayının, renklerinin ve ruhunun tadını çıkarmak istiyorum. ama işe boğulmuş durumdayım ve bugün bitirmem gereken işlerin...Read More
yürüyüş yaparken youtube’dan gündeme dair yorumların yapıldığı bir programı dinliyordum… kendine bu kötülüğü neden yapıyorsun diyenleriniz olabilir tabii ama epeydir yoğun bir şekilde olan biteni takip etmeye geri döndüm… *** neyse şimdilik meselenin bu kısmı önemli değil… önemli olan kurumuş çam yapraklarının arasında ve bir mantar öbeğinin üzerinde fark ettiğim gün ışığı… bir an bu...Read More
“... Saksıda incilendi yapraklar senin içinSöylendi gelmez diye uzaklar senin için…“ — neredesin sen, faruk nafiz çamlıbel yine gençliğimizden bir parçayı alıp gidiyorsun… timur selçuk elbette ve neredesin sen diyorum.Read More
öğle yemeği için haşladığım pirinci dalgınlıkla az su koyduğum için yaktım… yol boyunca serviste içime işlemiş gibi yanık kokusunu almaya devam ettim ve tıkandım… maskenin varlığı da bunu hissi artırıyordu sanırım. kokulara karşı olan hassasiyetimden yıllar içinde burada çok söz ettim; tuhaf bir şekilde kokular hafızamda yer ediyor ve onları hissetmeye devam ediyorum sanki… bu...Read More
nefesim kesilmiş durumdaydı… boğazımda kocaman bir yumru takıldı kaldı… yüreğimde bir tavanın ağırlığı öylece duruyordu… ve iki gündür herkesi heyecanladıran iki minik meleği düşünüyorum durmadan; o kadar saat ne hissettiklerini, nasıl korktuklarını, küçücük kalplerinin nasıl attığını hayal bile edemiyorum… *** bugün olafur arnalds‘ın ada şarkıları‘nı döndürdüm durdum. şimdi size çalacağım melodi çalmaya başladığında gözyaşlarıma hakim...Read More
“nobody feels any pain tonight as I stand inside the rain ev’rybody knows that Baby’s got new clothes but lately I see her ribbons and her bows have fallen from her curls. she takes just like a woman, yes, she does she makes love just like a woman, yes, she does and she aches just like a woman but she breaks just like a...Read More
“… Baby I’m your puppet on a stringMaking me tumble and swing…“ — strange love, koop çok keyifli bir yürüyüş yaptım. daha önce merakla sapıp, kapkara bir yılanla karşılaştığım patikaya girmeden, yine ormanda ama nispeten daha güvenli bir yoldaydı bu yürüyüş… çok güzel geyik ve köpek adımlarıyla karşılaştım ve aşkla birbirlerine sarılmış iki salyangozla… onlara...Read More
yaptıktan sonra öğle saatlerinde kitap dinleyerek temizlik yapmaya başladım… arada, siyahlar ve beyazlar olmak üzere iki posta çamaşırı makineye attım… ada ve kendim için öğle yemeği hazırlayıp mutfağı toparladım… aslında bütün bunların sonrasında niyetim çıkıp biraz yürüyüş yapmak veya şu sıralar ihtiyacım olan bir kaç şey satın almaktı… yorulmuşum, vazgeçtim… onun yerine kendime justine’in tviti...Read More
bu fotoğrafı çekerken bir anda aklıma uzun süredir dinlemediğim dead can dance grubu geldi…özellikle üniversite yıllarımda bu grubun yarı karanlık evreninde çok kaybolmuştum… *** ofise geldiğimden beri, çalışırken dinlediğim bu grubu size de çalmasam olmazdı. evet lisa gerrard‘ın olağanüstü sesinden anabasis‘i dinliyoruz.Read More
az önce geldi… onu sessizce içeriye alırken, kendimi rüzgarın ve yağmurun sesine, toprağın kokusuna bıraktım… *** artık bambaşka bir yerdeyim ve lou reed içimde vanishing act‘i söylüyor.Read More