kategori

radyonun ruhu!
twitter’da gezinirken sevgili bahar’ın, “counter tenor michaelangelo’nun david’ine benziyor.. insanı çaresiz bırakan bir kombinasyon olmuşsunuz bayım” diyerek paylaştığı bir youtube videosuyla günüm şahane başladı. gencecik polonyalı kontrtenor  jakub józef orliński‘yi burada paylaşmasam olmazdı; hala onunla devam ediyorum çünkü… söylediği parça antonio vivaldi‘nin Il giustino‘sundan vedro con mio diletto [audioplayer file=”http://radyoz.info/wp-content/uploads/2019/02/Vivaldi-il-Giustino-Vedro-con-mio-diletto-par-Jakub-Józef-Orliński-contre-ténor.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″...
Read More
a&a için sandviçler yapıldı. şimdi evin ve sabahın sessizliğinde kahvem ve filmimle başbaşayım. ve dışarıda kuşlar ağaran günün eşiğinde uçuyorlar. birazdan ev bir süreliğine hareketlenecek ve sonra kapının çarpılmasıyla ben kahveme ve filmime geri döneceğim; yine bir süreliğine…” diyerek güne başladım bugun. sabah saat dört gibi uyandım ve altıya kadar yatakta dönüp durduktan sonra kalktım....
Read More
kumların kadını kitabını bu sabah bitirdim… zaten sıkışıp kaldığımız bu hayatın içinde, başka bir kabuğa daha sıkışmış gibiydim kitabı okurken… ara ara nefes alamadım; okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır sanırım. başlangıçta, kitapta anlatılan “evreni ” tahayyül etmekte zorlandım. bu noktada kitabın 1964 yılında çekilen film uyarlaması imdadıma yetişti ve fakat her şey birden öyle bir gerçekliğe dönüştü ki bunaltım...
Read More
son uzun sessizliğimde yaşadığım, izlediğim, okuduğum ve  “ahh bunu radyoya yazmalıyım” dediğim şeyleri yazmaya çalışacağım. bunların en önemlilerinden birisi sanırım alfonso cuaron‘un roma filmiydi. uzun süredir, aklımda çakılı sahneleri kalan böyle bir film izlememiştim sanırım: doğum sahnesi, inanılmaz dalgaların olduğu deniz sahnesi, önce kocanın ardından da karısının arabaları ford galaxie’yla daracık park alanına girdikleri sahneler, los halcones’in boş...
Read More
tırmalamadan sadece şarkı çalarak geri dönmeliyim; en azından bir süreliğine diyerek 2018 yılının son günlerinde çok fazla dinlediğim bir parçayla 2019 yılı yayınlarına başlıyorum… mark lanegan‘dan strange religion‘ı dinliyoruz. [audioplayer file=”http://radyoz.info/wp-content/uploads/2019/01/Mark-Lanegan-Strange-Religion.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”] bu parçaya geri dönüş nedenim 2018 yılında kara trene binen anthony bourdain‘ın ‘parts...
Read More
sosyal medya diyeti yapıyorum. çünkü fena halde sıkıldım; tüm o ortamlardaki kendimden bile sıkıldım… şöyle bir bakıp veya kısa bir süre takılıp kaçıyorum artık. uzaklaştıkça da anlamsızlaşıyor sanırım veya bana öyle geliyor bilmiyorum. bütün o uzaklaşma ortaya söz söyleme ihtiyacını da yok ediyor ve anlamsızlaştırıyor… tuhaf zamanlardan geçiyoruz memlekette; tuhaf ve şizofrenik zamanlardan. biraz yılmış olabilirim…...
Read More
nasıl sonlanır bu iş, burada yazmayı nasıl bitiririm diye düşünürdüm. bir arkadaşım vakti geldiğinde kendiliğinden olur demişti… sanırım öyle oluyor ve ben buraya gittikçe daha az geliyorum. en son kaş’da yazmıştım. belki ruhum hala orada olduğu için yazamadım, bilmiyorum. epeydir ağır bir sis perdesinin altındayım sanki. bu ülke, olan bitenler, iş, bitmek bilmeyen yaz, bitmek...
Read More
az önce yakıcı bir sıcaklıkta esiyordu ama şimdi hafif bir serinlikte; sanırım meltem çıktı… ali ve ada evin içindeler, ben bahçeye açılan terasta oturuyorum. denizin üzeri köpük köpük. ali tatil boyunca ara ara çalıştı bense kelimenin tam anlamıyla şalteri indirdim. işe döndüğümde ilk bir kaç saat neredeyim ben, burada ne yapıyordum diye hissedeceğimi şimdiden biliyorum… bu...
Read More
kaş’tayız… bir haftalığına tuttuğumuz yazlık evin bahçesinde yazıyorum. arka planda rüzgarın sesi, doğanın sesi, hafif bir klima sesi, ilerdeki büyük ağacın rüzgarda savrulan dallarının sesi geliyor ve peter gabriel‘in the boy in the bubble yorumu çalıyor… ada yan tarafımdaki kanepede kitap okuyor ve bir kaç kuş arada ötüyorlar. kafamı hafifçe sağa döndürdüğümde ağaçların arasından çırpıntılı denizi...
Read More
en nihayetinde bize, tavan yapan egoları, taş kesmiş kabukları, bıçak gibi keskin sınırları, en uzağa ben işerim tavırlarını, memleketin siyasetçilerinin iğrenç eril dilini ve küstahlığını sunuyor. bu durum, siyasetçiler ve kendine gazeteci diyen güruh bir yana “taraftarlar” açısından da böyle. sonucun yarattığı ruh haliyle hemen herkes ‘kötücül’ haline geri döndü, kimileri sessizken bülbüle döndü ve...
Read More
1 16 17 18 19 20 34

kategoriler