kara trenin bir yolcusu daha olduğunu öğrendiğimde gözlerim doldu. yıllardır sabahları güne başlamayı en sevdiğim şarkılardan birisi olan wake up and the smell coffee‘yi söyleyen the cranberries solisti dolores o’riordan‘ı da kaybetmiştik… daha önce de yazmıştım yine yazıyorum beni ben yapan herkes tek tek gidiyor. hadi şimdi en sevdiğim the cranberries şarkılarından birini dinleyelim… elbette dolores o’riordan‘ın...Read More
gençliğime gidiyorum derdim. bir süredir sadece bir iç anadolu şehrine gidiyor gibi hissediyorum. her şey çok geride kaldı! sanırım bu hissin nedeni şehrin o eski şehir olmaması falan değil; ben artık eski ben değilim… evet ankara’dayım ve yukarıdaki fotoğraf bugün gördüğüm en güzel şeydi; paylaşmadan edemiyorum. bir tuvalet işareti elbette 😉 *** şu an esenboğa’da...Read More
hasta başladım; midem dağıldı… bir süredir belki biraz hoyrat davranıyordum mideme ama asıl neden başka… ayrıntısına burada gerek yok. biraz daha iyiyim şimdi; daha da iyi olacağım. kendime verdiğim sözlerden birisi bu. her yeni gelen yıla yeni sözler vermek, yeni hedefler koymak; bir tür ayar çekiyoruz sanki kendimize bunlarla değil mi? neyse asıl niyetim ilk...Read More
bu yıl yeni gelen yıl için iyi dileklerde bulunmaktan içten içe vazgeçtiğimi farkettim. geleni olduğu gibi kabulden mi yoksa artık umudumu yitirdiğim için mi bilmiyorum… diğer yanda 2018 benim için yeni bir dönemeç; bunu hissediyorum; bu hayatta geçirdiğim yarım yüzyılı tamamlamış olacağım… tuhaf bir şekilde 50’ler beni huzursuz ediyor… 40’ları sevmiştim ve kendimle barışmıştım; bakalım...Read More
o yarım cümleyi orada bırakıp dışarıya çıktım… çünkü tam o cümlenin ortasında ‘kendimden bile sıkıldım‘ diye düşünmüştüm. öylesine, aniden ortaya çıkan bir his. şu sıralar oluyor! insanın kendinden sıkılması hoş değil… kantine gidip sade bir kahve istedim ve bahçeye çıktım… kendimi değil, küçük yağmur damlacıklarını hissetmek için şemsiyeyi kapattım ve ağır ağır nefes alarak kendimi...Read More
ve bir gün tekrar bu kitaba dönmeye karar vermiştim. yılın sonuna doğru niye bilmiyorum, belki de hafızayla ilgili meselelere takılmışlığımdan, döndüm ve sadece max richter dinleyerek kitabı yeniden okudum. monika maron’un evrenini seviyorum ve kitabın satırlarıyla onun zihninde bir yolculuk yaptığımı hissediyorum. ağır ağır giden bir trende pencereden aşina olduğunuz bir çevreyi izlemek gibi onu...Read More
sanal dünyada başlayan üç arkadaşımın kitabı çıktı. bunlardan ikisinin henüz gün yüzüyle yüzlerini görmesem de biriyle bir zamanlar, onun ada’daki evinde ve bir başka hayatında kahvesini içmişliğim ve bir de otobüste tesadüfen karşılaşıp konuşmuşluğum vardır… evet o birisi sevgili burcu ve kitabı koşarken belli olmaz… her ne kadar burcu kitabın en sonunda annesine “kitapta geçen...Read More
geceden dağınık bıraktığımız salondaki ince battaniyeleri katladım, koltukların yastıklarını düzelttim, ütü masasını yerine kaldırdım, içecek bardaklarını, boş tabakları toparlayıp mutfağa koydum. sonra çocukları kaldırdım; a. okula, t. ise çalışmaya gidecekti. onların odalarındaki kirli bardak ve kupaları da toparlayıp mutfağa getirdim. kahvaltı için peynirli kanepeler ve t ile bana kahve yaptım. mutfağı ekmeğin, yumurtanın beyaz peynirin...Read More
bir nefes olsun diye kalben geliyor şimdi ve yara diyor. [audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2017/11/Kalben-Yara-Sonsuza-Kadar.mp3″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”]Read More
dünyaya bakmayı bırakıyor ve kendi sesini unutmaya başlıyor… bir süredir durumum bu; yaşadığım hayatın bana olan yan etkisi; llaçlar gibi bir yandan sağalırken bir yandan zehirleniyoruz… dün uzun bir aradan sonra dünyaya bakmaya gittik. bulutlu nefis bir göğün altında, sadece dalga ve martı seslerinin olduğu kumsalda, bir kaç kaçamak yapan çift, anne ve babasıyla sahile...Read More