facebook’da paylaştığım yayınlar, kaybolan bazı yayınları kurtardı. bu da onlardan bir tanesi… 22 ocak 2016 dün evdeydim. ada biraz hasta, bende de hafif bir kırıklık var. birlikte, genel olarak sakin bir gün geçirdik. kahvaltıdan sonra ben sabah yarım bıraktığım bir filmi bitirdim, ada televizyon seyretti. uyuduk. kalkıp kendimize yiyecek bir şeyler hazırladık ardından ben...Read More
bir kaybın acısı dinmeden yeni bir tanesi geliyor… dün de bu hayattaki en fazla sevdiğim yazarlardan birisinin daha, michel tournier’in kara trene bindiğini öğrendim. tanışmam üniversitenin son yılına denk geliyor. sahip olduğum ilk kitabı veda yemeği‘ne 92’aralık notunu düşmüşüm. savrulup durduğum üniversite yıllarının sonunda denk geldiğim bu kitap, kafamdaki taşların yavaş yavaş oturmaya başlamasının başlangıcındaydı sanki…...Read More
leylakdalı sayfasında bir “çelınç” duyurusu yaptı. duyuru sahibi bir başka blogger olan SonikHanım‘dı… blog sayfaları epeydir genel olarak sessiz çünkü anladığım kadarıyla. her ne kadar gündem, bıkmışlığımız vs gibi nedenler bu sessizliğinin nedeni gibi görünse bile belki de blog devri sona erdi. çoktandır herkese çeşitli ortamlarda, fotoğraf paylaşıp, altına kısa bir not düşmek daha kolay geliyor sanki. sözcüklerden...Read More
sert bir rüzgarla kar yerini bulutlu ve hafif güneşli bir güne bıraktı. gündemin, hayatın sertliği 3-4 gün karla kaplandı sanki; istanbul ahalisi kendini karın büyüsüne kaptırdı / kaptırdık… bu kar macerasında benim için en heyecan verici olan evdeki çalışma masamın ardındaki pencerenin panjurunda oluşan buz sarkıtlarıydı. onun dışında kar her zaman benim için pencerenin ardında kalması...Read More
çalışmaktan yoruldum çünkü. başımın içini uğultu dolu bir çuval gibi hissediyorum; sol yanında küt bir ağrıyla uğultunun derinliği artıyor… akşam saat 8.30’a kadar yine buradayım üstelik… dışarıda, bizim sırılsıklam olmuş sarmanla, ışığı seyrettik. daha doğrusu ben de seyrettim o paçalarıma sürtünerek beni ıslattı. iflah olmaz bir sevgi manyağı bu kız. kime çekmiş bilmiyoruz, ne annesi...Read More
O gölde buzlarla çevrilmiş, binlerce yıldır ölüydüm. Uyandırdın. Uyandım ve yanmış bir ormanın sisinde buldum uykumu. Geceye yapıştı gövdem. Bir buzulun derin ışığından tene akan beyazlık hatırlattı; o gölde yürüdün sen. ten ve iz bırakarak. Bejan MATUR mart, 2010 John Berger, Lhasa de Sela dinler miydi? Yada Lhasa de Sela, John Berger okur muydu? Bilmiyorum....Read More
diyerek 2014 yılında yazdığım mektubu tekrar yayınlıyorum; mektuba küçük bir not ekleyerek… ve patti smith‘den dinliyoruz elbette. perfect day [audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2016/12/Patti-Smith-perfect-day.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”] *** 30 aralık 2016 sevgili patti, bu ikinci mektup sana. aslında mektup demek yanlış, ilk mektubun köşesine iliştirilmiş küçük bir not diyelim…...Read More
madem ‘tbt’ diyoruz ve geriye dönüyoruz, bu iyi bir başlangıç olabilir… “bilirsiniz geçmiş yavaş yavaş silikleşir… önce sesler, sonra sözler, ardından kokular ve görüntüler bir bir kaybolur. bir ölümle, bir anıyla geriye döndüğünüzde, zihninizin size oynadığı oyunlarla birlikte kimi görüntüler geri gelir. siyah beyaz, pusun ardında görüntülerdir bunlar. düş mü, gerçek mi emin olamazsınız. silmek...Read More
diye bir şey var biliyorsunuz; throwback thursday….ben seviyorum bunu. her şeyi hızla unutarak geride bıraktığımız bu hayatta fotoğraflarla geçmişe dönmek hoşuma gidiyor. bundan sonra bir tür ‘tbt’ olarak, geriye dönüşlerle, radyonun eski metinlerini yavaş yavaş buraya ekleyeceğim. ilk geri dönüşümüz 22 aralık 2008’den olsun: “haftaya soğuk başladık… elimden değil bunu sevmiyorum. antalya’da doğmuş, büyümüş biri...Read More
ellerim üşüyor… yoruldum ve sıkıldım; kafamı işten kaldıramıyorum… her şeyden biraz uzaklaştım; buradan da… az önce kendime ofiste bulduğum malzemelerle, elma, tarçın, yarım portakal ve limon suyuyla mikro dalgada tatlı yaptım; üzerine kaymakmış gibi davranarak yağsız yoğurt ekledim. dışarıda usul usul, ince ince yağan karı izleyerek yedim… bir tatlı krizinin eşiğinden döndüm ve annemin deyişiyle...Read More