“Bir plasenta huzursuzluğu
insan kendini büyük bir iştahla yiyebilir
iç orada başlıyor, dilyoksesvar karanlıkta…”
-asuman susam, plasenta I, PLASENTA
Bugün doğum günüm. Az önce ne kadar mutluydum… Uykum var. Doğum günüm olduğu için yazmak istiyorum. Babam Livaneli’nin İstanbul Konseri’ni almış. Canım benim…. (21 Mart 1986, 23.02, Antalya)
***
Ne güzel bir gündü… Sabah “Evolution” dersi ile başlayan günümde diğer derslerin hiçbirine girmedim. Aslında bu bir hataydı belki de… OLSUN! Topluluktaki APAR TOPAR YK toplantısı; alınan kararlar ve …’in durumdan hoşnut olmayışı, bir bakıma haklı. Ancak topluluğun yapısını bilmediği için de buna zorunlu olduğu bilmiyor. Anlayacak… Güler hanım’la terapi, konuşmadan hoşnut olmayışım. Neden bu insana bunları anlatıyorum…. SAÇMA! Ve bugünün güzellikleri; öğleden sonra çimenler, Kameray ile konuşmak, okulun en güzel zamanları… Ardından …, çiçeklerim, nefis yemek, şarap, antik kandilim, neşem, mutluluğum ve gülüşüm hatta biraz fazla şımarmam… Gecenin büyüsü, Ankara’nın yükseklerden görülen olağanüstü ışıkları, baharın müjdecisi ılık hava. Sarhoş gibi hissetmem. Bunca şeyin arasına sıkışan kapkara düşünceler… ANLAŞILMAZ… Yeşim’le Çiğdem’in olağanüstü güzel hediyeleri, Funda’nın kendi yaptığı kalemlik, Levent’in doğum günüm için telefonu, okuldaki mutluluk. VE BUGÜN BİTTİ… Yeni bir gün başlıyor. Alerjim korkunç bir durumda, NEDEN?…
ps. En önemli şeyi unuttum, sabahki FARE KATLİAMI, Vahşet… Bu durumdan nefret ediyorum. (21-22 Mart 1991, 24.45, Dikmen Ankara)
***
Ada ile sahilde kahvaltı yapıyoruz. Ali ÜDS sınavında. Tezer bir ergen; yorgun hissediyor. ve bugün 42 bitti 🙂 Güneşli, rüzgarlı, ılık bir İstanbul sabahı… (21 Mart 2010, İstanbul, İdealtepe Sahili)
***
50’ye varmadan önceki son çıkışı da kaçırdım. Aslında bu “çıkış” ifadesi tehlikeli… (21 Mart 2017)
***
Girne’deyim. 50. doğum günümde… Bugünün rengi sarı… Ruhu Akdeniz… Tırmanışın sonu gibi hissediyorum; ve keyifli bir geri dönüş yolu istiyorum. Herşeyin başına dönmek için… (21 Mart 2018, Girne Limanı’na bir otelin balkonunda)
***
Uzun bir sessizliğin ardından 55’e ulaştım. Ürkütücü… (21 Mart 2023)
***
günlüklerimde geçmişteki doğum günlerime baktığımda ilk yıllarda gelen yeni yaşı hiç anmazken, son yıllarda yaşa hep vurgu yapmışım; doğal bir sonuç bu tabii. bu noktada şaşırdığım tek şey on sekiz yaşına girdiğimde buna hiç vurgu yapmamış olmam oldu ama düşününce bizim zamanımızda reşit olmanın bir önemi yoktu sanırım; özgürlüğümüz anne baba evinden çıkıp ekonomik olarak bağımsız olmamıza bağlıydı…
elli sonrası beni biraz ürküttü doğrusu ama elli beş sınırını aşarken artık buna mümkün olduğunca takılmamaya karar verdim; yeni kendime ve yeni yaşıma sarıldım… buna son dönemde günlüklerimi okumam da yardımcı oldu… yıllar içinde ne kadar bunaldığımı, kendi içimdeki, dışımdaki hayatla büyük bir çatışmanın içinde olduğumu fark ettiğimde elimde olmadan kendime bir şefkat duydum;) belki de bu yüzden bilmiyorum bu yıldan itibaren her yıl doğum günümde kendime “özel” bir hediye almaya karar verdim. bu yılın hediyesi japon tasarımı bir sebze doğrama bıçağı, üzerinde hititçe biz yazı olacak… henüz hediyem gelmedi; geldiğinde bir aşdamı tarifiyle bıçağımı sizlerle paylaşırım 😉
bir anlamda evrilen z’ye dair son bir şey söylemek istiyorum; yıllar içinde yazarken büyük harflerden net bir şekilde vazgeçmişim… bunun kayda değer bir sembolik anlamı var diyerek burada susacağım (22 mart, 12.15)…
***
bu yıl elbette kendime yine bir şarkı listesi hazırladım; onsuz olmazdı… yıllar içinde çok sevdiğim kadın müzisyenlerden ve şarkılarından oluşuyor bu liste… muhtemelen gelişmeye ve büyümeye devam edecek… listeye ve elli altıya damgasını vuran ayten alpman şarkısını çalalım önce, siz sonra isterseniz listeyle devam edersiniz…
her yaşın ayrı bir güzelliği var.