birazcık güneş görünce kendimi dışarıya attım. söğüdün yaprakları çıkmaya başlamıştı; bahar da kapının eşiğinde diye düşündüm ama güneş ısıtmıyordu. yanıma aldığım zencefilli çayın acısı da içimi ısıtmaya yetmedi. okuduğum kitabın sözcükleri de ağırdı zaten. birazcık oturdum ofise geri döndüm… ama bu serin güneş tuhaf bir şekilde kitabın melodisini çağırdı. bir anouar brahem melodisi bu ashen sky...Read More
bahara döndü. öğleyin bahçede, söğüt ağacının altında bizim sevgi manyağı, sincap kuyruklu sarmanımızla, ursula okudum. bir ara okuduğum şeylere şaşıp kendi kendime “çok acayip” diye mırıldandım; içimden geçen, hayatın ne kadar acayip olduğuydu. sarman, bacaklarıma yasladığı kafasını çevirip bana sessizce baktı ve “bence de” dedi… sonra durdum, yüzeyinde ışıkların pırıl pırıl parladığı denize baktım ve sevgili...Read More
burada çok bunaldım… az önce nefes bile alamadığımı hissederek bahçeye çıkmaya karar vermiştim ki bizim yemekhanede çalışan ayşe hanım bana şeftali soymuş getirdi. “hocam çok güzel şaftali, bi dinlenin” dedi. bazı insanlar “nefes” demek. bunu buraya yazmasam olmazdı. *** sizi bilmiyorum ama benim biraz enerjiye ihtiyacım var… şimdi çıkmadan hemen önce kulaklığı takacağım ve sesi...Read More