“317. Kulaklarım kuyu, gözlerim saat.” – anita sezgener, nabız kayıt akbank sanat’ta “şehrin gürültüsü’nde günce”başlıklı bir söyleşiye katıldım… şu sıralar peşine düştüğüm güncelerim, gürültü meselesinin “dayanılmaz cazibesi” ve elbette sevgili anita’yı dokunabileceğim bir uzaklıkta dinlenme fırsatı bu söyleşiye gitme nedenlerimdi. konuşulanların ayrıntısına girmeden, söyleşinin bir anlamda yörüngesinde dönerken hissettiklerime ve çağrıştırdıklarına dair olacak yazdıklarım… söyleşide konuklara ilk...Read More
bir şeyi, irvin d. yalom tek bir cümleyle özetlemiş… geçenlerde aniden karşıma bu cümle çıktığında, tam olarak budur diye düşündüm: “hatıralar aslında sandığımızdan daha kurgusal” geçmiş geride kaldıkça ve bizden uzaklaştıkça, onu birlikte yaşayan insanlar olarak, ona yüklediğimiz anlam, içerik ve duygu açısından tamamen farklılaşıyoruz ve o geçmiş aslında bizim kim olduğumuza, ne yaşadığımıza ve...Read More
ve ben 2007’den beri her beş mart günü babamı radyo z’de müzikle andım, küçük anekdotlar anlattım ve hemen her yıl dönümünde akşamları klasik türk müziği dinleyip ali’yle rakı içtim; ruhuna değsin diye… bugün de bu ritüeli bozmayacağız elbette… şu sıralar bir dizi izliyorum; adı this is us. bir ailenin ve ailenin tüm üyelerinin farklı dönemlerini...Read More