leylakdalı sayfasında bir “çelınç” duyurusu yaptı. duyuru sahibi bir başka blogger olan SonikHanım‘dı… blog sayfaları epeydir genel olarak sessiz çünkü anladığım kadarıyla. her ne kadar gündem, bıkmışlığımız vs gibi nedenler bu sessizliğinin nedeni gibi görünse bile belki de blog devri sona erdi. çoktandır herkese çeşitli ortamlarda, fotoğraf paylaşıp, altına kısa bir not düşmek daha kolay geliyor sanki. sözcüklerden...Read More
sert bir rüzgarla kar yerini bulutlu ve hafif güneşli bir güne bıraktı. gündemin, hayatın sertliği 3-4 gün karla kaplandı sanki; istanbul ahalisi kendini karın büyüsüne kaptırdı / kaptırdık… bu kar macerasında benim için en heyecan verici olan evdeki çalışma masamın ardındaki pencerenin panjurunda oluşan buz sarkıtlarıydı. onun dışında kar her zaman benim için pencerenin ardında kalması...Read More
çalışmaktan yoruldum çünkü. başımın içini uğultu dolu bir çuval gibi hissediyorum; sol yanında küt bir ağrıyla uğultunun derinliği artıyor… akşam saat 8.30’a kadar yine buradayım üstelik… dışarıda, bizim sırılsıklam olmuş sarmanla, ışığı seyrettik. daha doğrusu ben de seyrettim o paçalarıma sürtünerek beni ıslattı. iflah olmaz bir sevgi manyağı bu kız. kime çekmiş bilmiyoruz, ne annesi...Read More
O gölde buzlarla çevrilmiş, binlerce yıldır ölüydüm. Uyandırdın. Uyandım ve yanmış bir ormanın sisinde buldum uykumu. Geceye yapıştı gövdem. Bir buzulun derin ışığından tene akan beyazlık hatırlattı; o gölde yürüdün sen. ten ve iz bırakarak. Bejan MATUR mart, 2010 John Berger, Lhasa de Sela dinler miydi? Yada Lhasa de Sela, John Berger okur muydu? Bilmiyorum....Read More
diyerek 2014 yılında yazdığım mektubu tekrar yayınlıyorum; mektuba küçük bir not ekleyerek… ve patti smith‘den dinliyoruz elbette. perfect day [audioplayer file=”https://radyoz.info/wp-content/uploads/2016/12/Patti-Smith-perfect-day.mp3″ bg=”b6b4b2″ leftbg=”b6b4b2″ lefticon=”c8c5c5″ track=”ffffff” tracker=”f2b5b5″ text=”000000″ righticon=”ffffff” width=”300″ rightbg=”7b7b7b” volslider=”ffffff” skip=”ffffff”] *** 30 aralık 2016 sevgili patti, bu ikinci mektup sana. aslında mektup demek yanlış, ilk mektubun köşesine iliştirilmiş küçük bir not diyelim…...Read More
madem ‘tbt’ diyoruz ve geriye dönüyoruz, bu iyi bir başlangıç olabilir… “bilirsiniz geçmiş yavaş yavaş silikleşir… önce sesler, sonra sözler, ardından kokular ve görüntüler bir bir kaybolur. bir ölümle, bir anıyla geriye döndüğünüzde, zihninizin size oynadığı oyunlarla birlikte kimi görüntüler geri gelir. siyah beyaz, pusun ardında görüntülerdir bunlar. düş mü, gerçek mi emin olamazsınız. silmek...Read More
diye bir şey var biliyorsunuz; throwback thursday….ben seviyorum bunu. her şeyi hızla unutarak geride bıraktığımız bu hayatta fotoğraflarla geçmişe dönmek hoşuma gidiyor. bundan sonra bir tür ‘tbt’ olarak, geriye dönüşlerle, radyonun eski metinlerini yavaş yavaş buraya ekleyeceğim. ilk geri dönüşümüz 22 aralık 2008’den olsun: “haftaya soğuk başladık… elimden değil bunu sevmiyorum. antalya’da doğmuş, büyümüş biri...Read More
eskisi gibi yazamıyorum… belki içinde olduğumuz ortamdan, belki benden ötürü; ikincisi olma ihtimali daha yüksek sanırım… kasım ayı öylece geçti. oysa her kasım mutlaka tom waits’in ve max richter’in november’larını dinlerdik öyle değil mi? belki de pek fazla yağmur yağmadığındandır; kimbilir… *** 2016 yılı kara trenin seferlerinin sıklaştığı bir yıl oldu bazılarımız için; herkesin kara...Read More
kendimi akıntıya bırakmış gibiyim; aslında söyleyecek çok şey var ama sesim çıkmıyor, çıkamıyor. sözcüklerle aram iyi değil şu sıralar… ses olsun diye bizim ev halkı olarak son günlerde hayran kaldığımız minik ve tatlı bir kızın şarkısını çalacağım size. grace wanderwaal 2016 yılı america’s got talent yarışmasının birincisi. 13 yaşında kendi şarkılarını yazan ve harika sesi...Read More