niko: Bu ağaç senin arkadaşın mı? hirayama: Öyle, benim arkadaşım o ağaç. yeni bir ağaç bulmalıyım derken karşıma çıktı bu film… çocukluğumdan beri bir şekilde bağ kurduğum ağaçlar oldu hep; şu anda bağım olduğunu hissettiğim ağaç tam çalışma masamın karşısındaki kurtbağrı; dokunma ve altında oturma şansım yok maalesef. serçelerimin mekanı bu ağaç; yağmurdan kaçıp sığındıkları,...Read More
“Sabah sabah 34 bin dertli vatandaşın burada toplaşması… durum çok vahim.” – bir fatih altaylı dinleyicisinin yorumu bugün de güne altıda başladım… tiroid hapımı aldım, belim, dizlerim ve boynum için esneme hareketlerimi yaptım ve dişlerimi fırçaladım… sıcak suyumu içerken, kahveyi demledim, ada’nın kahvaltısını ve öğle yemeği kabını hazırladım… dün akşam çınarcık açıklarında bir deprem olmuş;...Read More
“Galileo ve Darwin’in de söylediği tek şey şuydu: Düşündüğümüz şekilde olmak zorunda değil.” — ursula k. le guin canımız ursula’nın boşa geçirecek vakit yok kitabını, içinde kendi yaptığı gelincik resimleri ve basra körfezindeki kapıların kilitlerinin ve tokmaklarının olduğu bir kartpostalla ilettiği zaman çok mutlu olmuştum. niye bilmiyorum, belki de ege’nin kartpostala...Read More
veya benim onu ilk tanıdığım adıyla, tumblr halkından, hafif abi’yi. çok keyifli günlerdi diyerek susuyorum elbette… *** “epey zaman olmuş blog işlerinden elimi eteğimi çekeli. fakat sevgili zelda bahis konusu ise davete icabet etmemek olmazdı! eh, gelmişken birkaç laf edip sıvışayım o halde. * imdiii, bu kara[ntina] günler[in]de ne mi yapıyorum? aslına bakılırsa birçokları...Read More
11 ekim günü yazmışım; yani beş gündür yazmıyorum… bir kaç ayrıntı dışında hayat normal ritminde aktı. yattım, kalktım, işe gittim, döndüm… evin ritmi aynen devam etti… aynı itiş kakış, aynı debelenme, memleketin aynı anlamsızlıkları sürdü… ‘daha dibi var mı?‘ derken daha da derinlere inmeye devam ettik; buradan çıkmak pek de kolay olmayacak… olan farklılıklara gelince… yeğenim e....Read More