“A cloud swims in my head.“ ― Virginia Woolf bu uzun sessizlikte kocaman bir yaz geçti… çeşitli kitaplar okundu, filmler ve diziler izlendi…. sıcaklardan ve memleketin tüketen gündeminden ve ruh halinden bunalındı… saçma sapan bir seçim süreci sonlandı demek istiyorum ama öyle olmadığını hepimiz biliyoruz… enteresan ve bir o kadar güzel ve masmavi bir...Read More
bu yayını yapmak şart oldu. bahar ayında hermen hesse’nin ağaçlar kitabını okuduktan sonra çocukluğumdan bu yana içimde sakladığım, bende derin izler bırakan ağaçları zihnimde döndürdüm durdum; belki de biraz unutmaktan korktuğum için buraya bütün bu ağaçları yazmaya karar vermiştim. bugün kavaklığımızda olanları takip edince “artık yaz, erteleme” dedim kendime… *** sanırım ilk ağaç anneannemlerin üzüm bağlarına yakın tren...Read More
veya hayattayım demenin bir biçimi olarak 20 haziran 2012’den bir yayın… ve söylemeden edemeyeceğim; artık the delikanlı genç bir adam ve adalar prensesi genç bir kız. durdurun zamanı inecek var demek istiyorum bazen! *** “deniz çırpıntılı. zorunlu hallerin dışında, pek sosyal değilim bugünlerde. öğle tatilleri, bu yüzden kendimle kalışıma bir fırsat; kitaplarsa aracılar. isabel allande...Read More
dokuz nisan’da yazmışım. geçen bunca zaman yazacak çok şey oldu aslında ama içimden yazmak gelmedi hiç. sanırım olan biten şeylerin en önemlisi olan seçim saçmalığından ayrıntılarıyla söz etmek istemiyorum. çünkü nasıl anlatacağımı bilmiyorum. tamamen akıl dışı bir kuyuya düşmüş ve orada sıkışmış gibiyiz. her gün yeni bir saçmalıkla karşımıza çıkıyorlar. aslında hepimizi kendi sıkıştıkları kuyuda tutmaya çalışıyorlar. bence sonlarına...Read More
bir rüya gördüm. bir iran masalının içindeydim ve geride çok kısık sesle bir şehram nazıri melodisi çalıyordu. bütün bunları, rüyaların o saklı evrenindeki bilgelikle biliyordum… tamamen terra cotta renklerin tonlarından oluşan bir evrenin içindeydim. kaldırıp baktığımda ellerimin de sarıdan kızıla dönen bir toz renginde olduğunu farkettim ve uyandım… sevgili cahit’in dizelerinde gibiydim: bir masaldan çıkıp şiire kaçmıştım…*...Read More
izlemek isteyip izleyemediğimiz the wire‘ı sonunda izledik ve bitirdik. benim için izlediğim tüm diziler arasında, açık ara farkla gelmiş geçmiş en iyi dizi bu. herkese tavsiye eder miyim emin değilim; yazdıklarımdan sonra ne yapacağınıza siz karar verirsiniz… *** yazar ve eski polis muhabiri david simon tarafından yazılmış bir amerikan suç drama dizisi bu. 2002-2008 yılları arasında beş sezon...Read More
bir haftasonunun sonunda migren beni ele geçirdi. öyle kötü bir gece geçirdim ki işe gidemedim. hala başımın sol tarafı zonkluyor… işin en kötü tarafı havada tek bir bulut yok ve evde çok fazla ışık var. perdeleri kapatınca nispeten daha karanlık olduğu için kendimi yatak odasına kapattım bugün; ışık gözlerimden girip kafamın içinde patlıyor çünkü… şimdi...Read More
güzel yeşil erik yiyeceğiz kesin; etraftaki bütün erik ağaçları gelin gibi süzülüyorlar bugünlerde ve sanki bu yıl bahar ağır ağır tadını çıkara çıkara geliyor istanbul’a. ağaçların tomurcuklanan dallarına her gün keyifle bakıyorum ve heyecanlanıyorum… şu sıralar çalıştığım kampüste sabah yürüyüşlerini yaptığım yoldaki bütün delice armut ağaçlarını aşıladılar. bir tür büyü hissi yaratıyor bende ağaçların aşılanması. diğer...Read More
bir şeyi, irvin d. yalom tek bir cümleyle özetlemiş… geçenlerde aniden karşıma bu cümle çıktığında, tam olarak budur diye düşündüm: “hatıralar aslında sandığımızdan daha kurgusal” geçmiş geride kaldıkça ve bizden uzaklaştıkça, onu birlikte yaşayan insanlar olarak, ona yüklediğimiz anlam, içerik ve duygu açısından tamamen farklılaşıyoruz ve o geçmiş aslında bizim kim olduğumuza, ne yaşadığımıza ve...Read More